Eğitim Bilimleri Uzmanı Yazar Zeki Karakaş;

Eğitim Bilimleri Uzmanı Yazar Zeki Karakaş;



Eğitim Bilimleri Uzmanı ve Yazar Zeki Karakaş, bu hafta kaleme aldığı yazısında eğitimden bahsederek, Eğitim alanında yetişmiş uzmanların, edinmiş oldukları bu bilgi birikimlerini mesleki sorumluluklarının gereği olarak topluma anlatmaları, kendilerine söz hakkı verilmese de konuşup toplumu aydınlatmalarının mesleki olarak etik bir gereklilik olduğuna vurgu yapıyor.

 

 

Karakaş yazısında, toplumu yönlendirme noktasında kanaat önderi olabilme şerefine erişmiş olan âlimlerin de, eğitimin ne şekilde yapılması gerektiğini anlatmalarına, bu konuda topluma rehberlik etmelerinin ilimlerinin bir gereği olduğuna dikkat çekerek şunları dile getirdi.

 

 

Biri elini kaldırdı: ?Hocam, bu konu çok önemli, bu nedenle bunu konuşalım!? dedi. Ardından bir başkası daha elini kaldırdı ve: ?Hocam, bu konuyu konuşalım, bu çok önemli!? dedi. Derken biri daha sınıfta elini kaldırdı ve: ?Hocam, bu konuyu konuşalım. Bunu önemli görüyorum? dedi.

 

 

Bu şekilde birkaç kişinin görüş beyanından sonra ben de elimi kaldırdım ve biraz imalı, biraz da alaylı bir şekilde: ?Hocam bu konu çok önemli olduğundan dolayı bu konuyu konuşalım. Pardon hocam olmadı, şunu demek istedim: Bu konuda konuşmamız gerekli çünkü bu çok önemli.? dedim. Tabii ki öğrencilerini çok iyi tanıma uzmanlığına sahip olan profesör hocam, benim ne demek istediğimi anlamıştı ve o da tebessüm ediyordu. Konuşmamın devamında arkadaşlarıma dönerek: ?Arkadaşlar, konu önemli ise ve de söz hakkı da almış isek niye konuşmuyoruz ki? Madem önemli görüyoruz, buyurun öneminden de bahsedelim.? şeklindeki konuşmamı da profesör hocam, içtenlikle desteklemişti. Hocam, konu ile ilgili düşüncelerimi de benden açıklamamı istemişti.

 

 

Usta kalem Ali Kırca?nın Siyaset Meydanı programına veya rahmetli Mehmet Ali Birand?ın 32. Gün programına katılan konukların konuşmalarını not alacak kadar düşünceleri ve düşünenleri takip ettiğim, kanımın kaynadığı üniversite yıllarımda yaşamıştım Güneydoğu Meselesi (O zaman bugünkü gibi rahatlıkla Kürt Meselesi diyemiyordu) ile ilgili yukarıdaki anımı.

 

 

Tıpkı yukarıdaki örnekte vermiş olduğum arkadaşlarımın durumu gibi, öteden gelen anlamsız bir retoriğin içine düştüğümüzü görüyorum toplum olarak. Toplumun önde gelenleri (Gerek yaşamakta olduğum memleketim Adıyaman?da ve gerekse de tüm ülke genelinde) sürekli aynı şeyleri tekrar ediyorlar. Doğrusu söylediklerini bilerek mi yoksa bilmeden mi söylediklerine dair kuşkular bırakıyorlar insanda.

 

 

Efendim tabii ki eğitimden bahsediyoruz. Beni, seni, onu, şunu, hepimizi ilgilendiren eğitimden bahsediyoruz.

 

 

Hakkında herkesin; ?Eğitim çok önemli, eğitim şart? diyerek konuşmaya başladığı (Bu arada Cem Yılmaz?ın Doritos reklamında suçüstü yakalandıktan sonra ?Eğitim şart? demesi de ayrı bir nüktedandır.) ancak uzmanlarının dinlenmediği, uzmanlarına söz hakkının verilmediği eğitimden bahsediyoruz.

 

 

İşçinin, dişçinin, memurun, esnafın, velinin, öğrencinin ve benzeri herkesin konuşacak bir şeylerinin olduğu fakat alan uzmanlarının da konuşacak bir şeylerinin olabileceği/olması gerektiği düşünülmeyen eğitimden bahsediyoruz.

 

 

Dilimizi düzgün ve etkin kullanabilmemizden düşünce, olay ve olguları yorumlayabilme gücümüze, ekonomi ve üretimden demokrasi ile ilgi algı ile demokratik yaşam pratiğimize ve daha bunun gibi nice alanlara yayabileceğimiz geniş bir yelpazede bireysel ve toplumsal yararlar gösteren eğitimden bahsediyoruz.

 

 

Yazımın konusu eğitimin önemini anlatmak değil. Ancak, eğitim konulu tartışmaları sıkça yaşadığımız şu günlerde iki noktaya dikkat çekmek istiyorum:

 

 

Birincisi: Eğitim alanında yetişmiş uzmanlarımızın, edinmiş oldukları bu bilgi birikimlerini mesleki sorumluluklarının gereği olarak topluma anlatmaları, kendilerine söz hakkı verilmese de konuşup toplumu aydınlatmaları mesleki olarak etik bir gerekliliktir.

 

 

İkincisi: toplumu yönlendirme noktasında kanaat önderi olabilme şerefine erişmiş olan alimlerin, göstermiş oldukları çabaları sonrasında Allah (c.c.) tarafından kendilerine bahşedilmiş olan ilimlerinin gereği olarak, eğitimin ne şekilde yapılması gerektiğini anlatmaları, eğitim sisteminin yönlendirilmesi gereken yolu göstermeleri, eğitim alanına yapılacak yanlış müdahalelerin vehametleri hakkında toplumu aydınlatmaları, bu konuda topluma rehberlik etmeleri ilimlerinin bir gereğidir. Onlardan beklenen bu davranış, alim sıfatlarından dolayı toplumdaki her ferdin onların ilimleri üzerindeki kul hakkıdır.

 

 

Gerek yaşadığımız beldede ve gerekse de tüm ülkemizde daha iyi bir geleceğin yakalanması adına alan uzmanlarının bu ?mesleki etik? noktaya ve ilim sahibi insanlarımızın ise bu ?kul hakkı? noktasına dikkat etmeleri umuduyla?

İlk Yorumu Yap

Yorum Yap