Cendere Mağduru Sesini Duyuracak Makam Bulamıyor

Cendere Mağduru Sesini Duyuracak Makam Bulamıyor

Adıyaman’ın Kahta İlçesinde 30 yıl işlettiği tapulu turistik tesisleri, orman alanı içerisinde olduğu bahanesiyle elinden alınan Mehmet Karadoğan, 5 yıldan beri sesini duyuracak makam bulamıyor.

5 yıl önce hiç bir gerekçe yok iken cendere Köprüsü yakınındaki iş yerine devlet yetkilileri tarafından kilit vurulan Karadoğan şimdi çoluk-çocuğu ile İstanbul’da adeta sürgün hayatı yaşıyor. 30 yıl emeğine karşılık kendisine hiç bir tazminat dahi ödenmediğini iddia eden mağdur Karadoğan Ailesi, sesini duyuracak bir makam bulamamanın üzüntüsünü yaşıyor.

5 yıl önce nasıl mağdur edildiğini anlatan Mehmet Karadoğan o günleri hatırladıkça göz yaşlarına boğuluyor. Karadoğan : “ Tapuya güvenerek inşaat yaptık. Diktiğimiz dut ağaçları bu gün 30 yaşındadır. Devlet emeğimizi resmen elimizden aldı. Burası orman alanıdır denilerek tapumuz mahkemeye veridi ve devlet tapumuzu elimizden alarak bizi mağdur etti. Gerekçe Orman bölgesi oluşu ve binanın Sit alanı içerisinde olması nedeniyle hemen yıkılması idi. Oysa aradan 6 yıl geçti bina hala yıkılmadı. Sadece işyerimizin kapısına kilit vurularak ” Gidin açlıktan geberin” dercesine ekmeğimizi elimizden aldılar.

Çocuklarım Aç Kaldı

Cendere Köprüsü yakınındaki tesisi bundan 35 yıl önce açtım. 8 nüfuslu ailemi burada çay satarak geçindiriyordum. Devlet haksız yere tapulu işyerimi elimden alınca çoluk-çocuğumu geçindirecek bir iş bulamadım. Yıllarca emek verdiğim işyerimi için herhangi bir istimlak bedeli de ödenmedi. Sesimi de hiç bir yere duyuramadı. 35 yıl önce bu binayı yaptım. Tapusunu da aldım. 1 kilometreden buraya su getirdim. Hayatımı bura koydum. Devlet yetkilileri benim ve çocuklarımın hayatını kararttı “diye göz yaşlarına boğuldu.

Kafeterya Sit Alanında Ama Kapatılmadı

Kamu Kurumları kanun çiğneyince mubah mı oluyor diyen Karadoğan, ” Bizim elimizden alınan işyerimizden Cendere Köprüsüne daha yakın olan İl Özel İdaresi Kafeteryası var. Bizim tesisler elimizden alınınca burasının da yıkılma kararı alındı. Bu konuda 1989 yılında kafeteryanın yıkılması kararı var. Fakat buraya dokunulmadı. Kafeterya Milli Park’a devredilerek işletilmeye başlandı. Benim varımı yokumu vererek getirdiğin su bile buraya aktarıldı. Hem de bana bir kuruş karşılık verilmeden.

Orman Müdürlüğüne ve Milli Park Müdürlüğüne soruyoruz. Eğer burası sit alanı ise Devlet neden Köprüye 5 metre mesafede kafeterya yapıyor. Eğer benim işyerim Orman Bölgesi ise bu kafeterya da orman bölgesindedir. Devlet vatandaşını bu kadar nasıl mağdur ediyor anlamadım. Şu anda kanımı, canımı ererek yaptığım tesisler bir kuruş istimlak vermeden kapısına kilit vurdular. 5 yıldan beri Kapı ve pencereleri kırıldı. Fayansları kırıldı. İçerideki tüm çay ocağı malzemem ve mobilyalarım talan edildi. Bu Allah’tan reva mıdır ?

Beni mağdur eden Devlet yetkililerine sesleniyorum. Benim hakkımı yediniz. Kul hakkı yediniz. Bana zulüm ettiniz. İnşallah hakkım yerde kalmayacaktır. Beni böyle gurbet ellerde süründürenleri Allah’a havale ediyorum” dedi.

İlk Yorumu Yap

Yorum Yap