Biri Bu Skandala Son Versin

Biri Bu Skandala Son Versin

Anadolu Hasta ve Hasta Yakınları Derneği (HAYAD) Genel Başkanı Yusuf Babar, geçtiğimiz haftalarda il dışına giden kan numunelerinin otobüs bagajlarında ya da kargo şirketleri tarafından uygunsuz şekilde taşındığını ifade etmişti. Mersin’de yaşanan skandal olayın ardından gözler tekrar Adıyaman’a çevrildi.

Anadolu Hasta ve Hasta Yakınları Derneği (HAYAD) Genel Başkanı Yusuf Babar, il dışına giden kan numunelerinin otobüslerin bagajlarında ya da kargo şirketleri tarafından uygunsuz koşullarda taşındığını ifade etmişti.

Konu ile ilgili HAYAD Genel Başkanı Yusuf Babar, sağlıkta dönüşüm ile birlikte hizmetin kalitesinin arttığını ve bu yönde önemli mesafeler kat edildiğini belirterek, kan numunelerinin analizi noktasında sıkıntılar yaşandığını ifade etti.

Tahlil için alınan numunelerin il içerisinde analiz edilememesi halinde numunelerin toplu halde anlaşmalı laboratuarların bulunduğu merkezlere transfer edildiğini aktaran Yusuf Babar, "Alınan numunelerin analizi için yapılan transfer metodunda bu güne kadar herhangi bir yönetmelik veya bir kriter bulunmamaktadır. Özelikle il dışına gönderilen numunelerin taşınma şekli itibariyle otobüsünün bagajına diğer eşyalarla birlikte gelişi güzel konmakta veya bir kargo şirketiyle anlaşarak numunelerin taşınması sağlanmaktadır. Hasta ve hasta yakınlarından analiz için alınan numunelerin taşınmasında herhangi bir kriter veya bir standart bulunmadığından bir çok yanlışlıklar olmakta ve sonucunda da hasta ve hasta yakınları mağdur olmaktadır" dedi.

Analiz için alınan numunelerin taşınması için bir standart getirilmesi gerektiğini vurgulayan Babar, "Öncelikle kan numunelerinin taşınması için bir yönetmelik hazırlanmalıdır. Numunelerin alınmasından sonuçların hekime ulaştırıncaya kadar olan her aşamada görevli personelin özenle seçilmesi gerekmektedir. Numunelerin alınacağı tüplerin özelikleri ve hangi sürede ve kaç derecede laboratuarlara ulaştırılacağı talimatlarının hazırlanması ve özel eğitimli taşıyıcılara öğretilmesi gerekmektedir. Numune taşıma araçlarının üzerine 'Numune Taşıma Aracıdır' yazısı ve herhangi bir olumsuzlukta irtibat kurulması için irtibat telefonlarının yazılması gerekmektedir. Numuneler il dışına gönderilecekse hasta ve hasta yakınlarından alınan numunelerin taşınması için anlaşılan kargo şirketinin bu konuda eğitimli, akreditasyonu olanlardan seçilmesi gerekiyor. Bunun için öncelikle gerekli eğitimler verilmelidir" şeklinde konuştu.

Kan Torbası Patladı Umutlar Söndü

15 yaşındaki Tuğba Dikenkuşu'nun Akdeniz Anemisi hastalığını kardeşi Barış'ın kordon kanıyla yenme umudu, kanı teslim alan kargo şirketinin yolda torbayı düşürüp patlatması sonucu yok oldu.

     Mersin'in Anamur ilçesine bağlı Bozdoğan köyünde yaşayan Ayşe (40), Halis Dikenkuşu (43) çiftinin ilk çocukları olan 15 yaşındaki kızı Tuğba Dikenkuşu, doğuştan yakalandığı Akdeniz Anemisi hastalığını yenebilmek için 14 yıldır aralıksız tedavi görürken, bu hastalık nedeni ile vücudu kan üretemediği gibi mevcut kanı da tükettiği için yeni doğan kardeşinin kordon bağı kanı tedavide en kesin sonuç olarak ortaya çıktı.

20 günde bir aldığı iki ünite kanla yaşamını sürdürmeye çalışan Tuğba'nın kurtuluş için geçen yıl dünyaya gelen kardeşi Barış'ın kordon kanının kendi bünyesi ile yüzde 100 uyum göstermesi ile umutlar en üst seviyeye çıktı.

Ancak kanın teslim edildiği Adana'daki özel hastaneden bir süre sonra gelen açıklama, Tuğba'nın da ailesinin de tüm umutlarını bir anda sildi.

Kargo şirketi aracılığı ile uçakla İstanbul'a işlem yapılmak üzere Kordon Kanı Bankası'na gönderilen kan torbası paketi taşınırken düşüp patladı.

 

Tuğba'yı daha sağlıklı yaşatacak olan umut torbası işe yaramaz hale gelirken, bu durum uzun süre kendisinden saklandıysa da gün sayarak yaşama tutunmaya çalışan Tuğba sonunda acı gerçeği öğrenip yeniden 20 günde bir vücudunun üretmediği kan verilme seansları ile ayakta durmaya çalıştı. Ailenin şimdi tek umudu, ilik nakli yapılması.

Kızının hastalığını tedavi ettirebilmek için 14 yıldır Mersin, Antalya ve Adana'daki hastaneler arasında mekik dokuduğunu, şimdi de kaybolan kanın hesabını sormak için dava açtığını belirten baba Halis Dikenkuşu, bir kaza sonucu bu umutlarını nasıl kaybettikleri şöyle anlattı:

"Bütün umudumuz doğacak bebeğimizin kordon kanı olmuştu. Geçtiğimiz mart ayında oğlum Barış dünyaya geldi. 29 Mart 2010'da, doğum anında, ameliyatla kanı toplayarak sözleşme imzalayarak hastaneye teslim ettim.

Kanın çoğaltılarak vücuda yeterli hale getirilmesi için de 564 TL'de para ödedim. Ancak bir hafta sonra İstanbul Havaalanı'nda kargo şirketinin paketleri üzerinden tır geçerek patladığı ya da düşüp patladığı söylendi.

Ben de kızıma derman olacak olan kordon kanının satılmış olmasından şüpheleniyorum. Uzun süre çaba gösterdik, ihtarname çektik ama bir türlü tatmin edici bir cevap alamadım. Bu nedenle de konuyu mahkemeye taşıdım. Oğlumun kordon kanı ablasını kurtaracaktı. Şimdi tek çaremiz ilik nakli. İnşallah onda da böyle bir aksilikle karşılaşmayız."

Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davada, bilirkişi incelemesinin sonucuna göre bir karar verilmesi bekleniyor.

Hastane yetkilileri, sözleşme ile teslim aldıkları kordon kanını aynı sözleşme ile kargo şirketine verdiklerini, uçakla İstanbul'a götürülen kanın aynı kargo şirketi tarafından Genetik Tanı Merkezi'ne götürülmesi sırasında patladığını ve bunun fotoğraflanmış olarak tutanak ve diğer belgelerinin bulunduğunu söyledi.

Kardeşinin kordon kanına umut bağlayan Tuğba Dikenkuşu, kendisine yaşam umudu olan kardeşi 11 aylık Barış'ı bir an olsun kucağından düşürmüyor. En büyük hayat yoldaşı olarak kardeşini gören Tuğba Dikenkuşu, kordon kanının kaybolmasının ardından şimdi ilik naklini bekliyor.

Tuğba'nın sık sık kan almadan yaşamını sürdürebilmesi için daha önce 6 kez hamile kalan anne Ayşe Dikenkuşu'nun 4 hamileliği doktor önerisi ile sonlandırılırken, 2'sinin de fazla yaşayamadığı, kordon kanlarının da uyumsuz olduğu belirtildi.

 

Haber:Ferhat Yılboğa—İlke Gazetesi

İlk Yorumu Yap

Yorum Yap