Şiddetin Panzehiri Şiddetsiz İletişimdir

Şiddetin Panzehiri Şiddetsiz İletişimdir
Kâhta İlçe İnsan Hakları Kurulu ve Dicle Üniversitesi İşbirliğiyle Gerçekleştirilen Panele Vatandaşlar Yoğun İlgi Gösterdi.

Kahta Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi (METEM)’de 17 Şubat 2011 günü saat 14:00 de gerçekleştirilen panele Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Amirleri, ilçedeki tüm okulların Okul aile birliği başkan ve üyeleri, Kahta İlçe İnsan Hakları Kurulu Üyeleri ile birlikte vatandaşlar katıldı.

Panelde konuşan Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlilerinden Yard.Doç.Dr. Mehmet KARACA, Şiddetsiz İletişimi ayrıntılı olarak anlattı.Karaca, “ Şiddet uygulayan nefret ve öfke dolu bir ruh yapısına sahiptir. Bunlar çoğu kez zayıf ruhlu güçsüz insanlardır. Burada acizlik ve ümitsizlik onun en önemli etmendir. Televizyondan izlenen filmlerden, eğitimin başarısızlığına ve değer erozyonuna kadar pek etmen de etkilidir. Benzeri olgularda olduğu gibi şiddetin de tek sebebi yoktur.  Şiddet gibi karmaşık olayların kısa yoldan bir çözümü yoktur. Bu tür olguların üstesinden gelmede bireysel psikolojik katkının düzeyi ne olursa olsun kültürel ortam da çok önemlidir. Toplumumuzun şiddetin arttığı bir ortamda yaşamaması için olumlu, çok yönlü çalışmalara ihtiyacı vardır.

Şiddetsiz iletişim, insanda var olan şefkati ortaya çıkararak aynı zamanda insanların birbirleri ile ilişkilerinde saygı ve anlayış zemini oluşturarak herkesin beklentilerini dikkate alma ve katkıda bulunma çabasıdır. Şiddetsiz İletişim, diğer deyimiyle çevremizdeki insanlarda tepki veya karşı koymayı oluşturmadan, ihtiyaçlarımızı elde etme etmemize imkân tanıyor. Hayatta, huzursuzluk, üzüntü, çaresizlik, karamsarlık” gibi birçok duyguyla bize kendilerini bildiren ihtiyaçlarımızı görebilmemizi sağlıyor” dedi.

Yard.Doç.Dr.Mikail SÖYLEMEZ sunumunda, İletişim ve Şiddet konusunu ele aldı. Söylemez, “ Şiddet,  kişilerin, kişi ya da kişilere güç ve baskı uygulayarak  bedensel ve ruhsal zarar veren davranışlarıdır. Aile içi şiddet ise bu güç ve baskının eşe, çocuğa, kardeşe, aile bireylerine uygulanmasıdır. Şiddet insanlık tarihinde büyük bir toplumsal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ortaya çıkmayan, gizli kalan ve gizli kaldıkça da artan bir problemdir. Kavga ve cinayetlerin çoğunun aile ve hısım akraba arasında olduğu görülmektedir. 

İletişim; Bilgi, fikir, duygu, beceri vb.nin simgeler kullanılarak iletilmesidir. Bilgi, haber, düşünce ya da görüş alış verişidir.  Kısaca, bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma sürecidir denilebilir. Şiddet; Tehdit, baskı ve kontrol içeren, bireylerin fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik açıdan zarar görmelerine veya acı çekmelerine yol açan her türlü davranış şiddettir. Şiddet, bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Şiddetin önlenmesinde iletişim; İletişim kurmamak yok saymaktır. Yok sayılanın yok edilmesi çok kolaydır. Şiddetin panzehiri sevgiye dayalı iletişimdir. İletişim, bilişim ve çekimi doğurur” dedi.

Araştırma Görevlisi İsmail KINAY sunumunda, Ergenlik Döneminde İletişim konusunu ele aldı.Kınay, “ Ergen; çocuk değildir ama çocukça davranır, yetişkin değildir ama yetişkinliğe öykünür. Bu gelgiti bol dönemde ergen kendini ispat etmek, yetişkinliğini onaylatmak adına suç içeren davranışlara yönelebilir. Suç, öğrenilebilen bir davranıştır. Öğrenilebilen her davranış, aksini de içerir ve yeniden düzenlenebilir. Suç işlemeden sorun çözmek, ergene öğretilebilir. Bazı ailelerde de evde sorunlar şiddetle sonuçlanıyor ise ergen sorun çözme yöntemi olarak şiddetten başkasını bilmiyordur. Bildiği tek yöntemi kullanmaktan başka çaresi ve seçeneği yoktur,

Suça yönelen çocuklar farklıdır, farklı yöntemler gereklidir. Defalarca denediğiniz ve sonuç alamadığınız  bağırma, şiddet uygulama, cezalandırma, ödüllendirme, tecrit etme vs.  yöntemleri işe yaramıyorsa ısrarla bunları kullanmaya devam etmek zaman kaybıdır. Her birey kendine özgüdür. Ebeveynleri, ergene davranışları konusunda duygular yönlendirir. Yaşattığı hayal kırıklığı, öfke, utanç gibi duygular, ona tepki verirken tepkilerinizin objektifliğini etkiler. Tepki vermeden önce olayın dışına çıkıp öyle değerlendirme yapılmalıdır. Çocuğunuzu değiştirmek istiyorsanız işe kendinizden başlamanız gerekecek. Ergen sağlıklı düşünce sürecini yaşayamıyorsa ilk adımı siz atmalısınız” dedi.

İlk Yorumu Yap

Yorum Yap