Şiirleriyle Gençlerin Ruhunu Okşatan Adam
Röportaj: Abdulkerim SONKAYA
Anadolu?nun
yetiştirdiği ender şairlerinden biridir Şair Cumali Balıkçıoğlu? Yıllardır
yazdığı şiirlerle gençlerin ruhunu okşatan adam? Yıllardır tekstil dalında mesleğini
icrâ etmeye çalışsa da onun o yaralı
kalbi hep doğup büyüdüğü Gerger ilçesi için atar. Yaşanmış gerçek hayat hikâyeleriyle
birlikte küçük yaşta bu şehrin acımasızlığını ve arkadaşlarıyla geçirdiği acı
tatlı anılarını hep şiir mısralarıyla anlatmaya çalışır. Bugüne kadar birçok
ulusal ve yerel dergi ve gazetelere şiirleri yayınlanan ve Adıyamanlılar Dergisi?nin
de vazgeçilemez şairlerinden biri olan Cumali Balıkçıoğlu, özellikle 2011
yılında TÜRDAV Yayınları tarafından çıkarttığı ?Çiçekler Toprağında Büyüsün? adlı ikinci şiir kitabı okuyucuların
büyük beğenisini kazanmıştı. İşte duygu yüklü şiir mısralarıyla bizlere yüreklerimizi
serinleten Cumali Balıkçıoğlu ile yaptığımız bu söyleşiyi keyifle okuyacağınızı
umuyoruz.
Öncelikle sizi yakından tanımayan
okuyucularımız için kendinizi kısaca tanıtarak başlayalım isterseniz.
Çok teşekkür ederim. Şu
anda kısmen baraj suları altında kalmış Gerger?in Hilim köyünde, beş çocuklu
bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Küçük yaşta babamı
kaybedince, işin rengi değişmiş, berabere giden hayat mücadelesinde, 1-0 geriye
düşmüşüm bir anda? O coğrafyada doğan her çocuk gibi, oyun çağında hayata katılmışım.
Zemheride kar küremişim, yağmurda dam loğlamışım. Baharda keçi otlatmışım
dağlarda? Ve köydeki yaşıtlarımla bol bol yüzmüşüm Fırat nehrinde velhasıl.
Gönen İlkokulu?nu bitirdiğimde, yüreğim sığmamış dağların arkasındaki küçük
köylere, önce Gerger çarşısından üstü açık bir kamyonla Adıyaman?a gelmişim.
İkinci sınıf bir otobüsle devam eden yolculuk Topkapı?da son bulmuş.
Şiire ne zaman, nerede başladınız ve ilk
şiirleriniz hangi yayın organlarında yayınlandı?
Taşradan, İstanbul gibi
devasa bir kente geldiğinizde, duygusal bir insansanız eğer, ruhunuzda
fırtınaların kopmaması mümkün değil. Yazılmamış bir dize, yaşanmamış bir
bercestedir İstanbul. Siz istemeseniz de, İstanbul şiiri bulaştırıyor size?
Bedenim Kirazlı Mescit Sokağı?nda, ruhum Fırat?ın kıyılarında kalmış. Şimdiki gibi
Adıyaman?ın yarısı İstanbul?da değil, birkaç hamal, bir kaç çırak. Gurbet denen
şey ise, ister istemez aşağıdaki dörtlüğü yazdırdı bize:
?Yabancı yabancı nereye baksan yabancı
Her hâliyle bir girdap yaşamları
Zamanı mekânı her yanı acı
Sabrın isyan olduğu gurbet akşamları...?
Dergimizde yer alan şiirlerinizin okuyucu
kitlesi bir hayli fazladır. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Evvelâ pembe dizilerin,
platonik aşkların şairi değilim. Yok sayılmanın, hor görülmenin, zor bir hayata
tutunmanın koridorlarını yazarken, çok da kolay yazmadığımı söyleyebilirim. Sene
1979 olmalı; Kahramanmaraş Lisesi?nde okuyan arkadaşım ve şimdiki vakfımızın
değerli başkanı Ömer Özkartal ile çektiğim resmi ilk göz ağrım olduğu için han
odasının en güzel yerine asmışım. Çamurdan evler yapardık, köprüler, değirmenler
ve daha neler neler?
Anılardaki en büyük mutluluk bu olmalı değil
mi?
Kesinlikle doğru
söylüyorsun. Sıkıntıların diz boyu olduğu dönemde İstanbul?a gelmiştik. Hayat
bu kadar güzel değildi. Doğrusu çok acımasız bir hayat vardı ama her şeye rağmen
yine de mutluyduk ve umutluyduk? Ömer Bey ile birlikte yazdıklarımı dönemin İslâmî
çizgideki, popüler gazetesi Yeni Devir'e
gönderdik. İki gün sonra kültür sanat sayfasında şiirlerim resimlenerek
çıktığında, o gün sevinçten ayaklarım yere basmazdı. Kirkor Usta?nın
atölyesinde sonra, Türk Edebiyatı, Hisler
Bulvarı, Tını, Şiir Defteri, Adıyamanlılar ve Alduş dergilerine o gün bu
gündür, hasbelkader yazıyorum.
Şiire başladığın ilk yıllarda hangi şairleri
okudunuz ve şiir ruhlu gençlere hangi şairin şiirlerini okumasını tavsiye
edersiniz?
Şiire ilk başladığım
yıllar Türkiye?de sağ sol fırtınasının getirdiği kutuplaşmaya denk gelmişti. Sağcılar
aman Nazım Hikmet?i okumayın komünist olursunuz, solcular Necip Fazıl?ı okumayın
gerici olusunuz derlerdi bana? İki arada bir derede kalıyordum. Yıllar sonra Nazım
Hikmet?i okuduğumda, anladım ki Necip Fazıl ne kadar vatanseverse, Nazım Hikmet?in
de o kadar vatansever olduğunu öğrendim. Hani taş maş istemez mezarına,
istediği tek şey, öldüğünde Anadolu?da bir çınar gölgesidir. İyi bir yazar olmanın
yolu çok okumaktan geçtiğine inananlardanım. Hayatım gerek işçilik, gerek
işveren olarak iş dünyasında geçtiği için okumaya fazla vakit ayıramadım. Bu
nedenle yazarken bunun sıkıntısını hep çekiyorum. Genç kardeşlerime sanat
değeri taşıyan bütün eserleri; her kesimden yazarın şiir, öykü, romanlarını okumanın
kendi birikimlerine katkı yapacağını söyleyebilirim.
İlk şiir kitabınız ?Hacı Kadında Esmer Geceler? 1989 yılında çıkmış. İkinci şiir
kitabınız yeni çıktığına göre, yaklaşık yirmi üç yıl olmuş. Bu süre bir şair
için uzun bir ara değil mi?
Ahmed Arif hayatı
boyunca bir şiir kitabı yazmış ama kitabındaki tüm şiirler, milyonlarca insanın
ezberinde, diğer taraftan onlarca şiir kitabı yazan şairlerin bir tek dizesi bile
hafızalarda yok... Marifet ?çok? ya da ?az? yazmakta değil, ?öz? yazmakta... Dolayısıyla
herkesin bir ?duruş?u var; herkesin ?hayat?a bakışı biribirinden farklı. Herkese
saygı duymak lâzım. İki kitabım arasındaki zaman aralığı gerçekten uzun bir
ara.
?Çiçekler
Toprağında Büyüsün? kitabınız nasıl bir süreçte yazıldı? Kitapta öne
çıkan konular nelerdir? Biraz da kitabın içeriğini anlatır mısın
okuyucularımıza?
Sorunuzla alâkası olmasa
da, üzerimde bir vefa borcudur. Öncelikle kapak resmiyle ressam Remzi Taşkıran Ağabeye, giriş yazısıyla Nevzat Bayhan Bey'e, arka
kapak ve editörlüğüyle sevgili Bilge Karatepe Hanımefendi?ye kitaba kattığı renk
ve emeklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Annemi kaybetmişim, kapıda baş
sağlığına gelenlerle meşgulken, diğer yanda kalabalıklar içinde elimi tutup
gülücükler atan kızım Zehra?ya batkımda yüreğim iki parça? Biri götürüyor,
diğeri tutuyor. O zaman anladım ki hayat böyle bir şey! Ve o akşam şu notu
yazdım günlüğüme?
Hayatın yüreğiniz için
sıraya koyduğu büyük acıları yaşarken, sizi ellerinizden tutup, gözlerinize
gülümseyen küçük mutlulukları ihmal etmeyin? Bu yaşanmış anekdotla başlıyorum
kitaba?
Sonra acı ama gerçek
duygularla yazılmış, geniş bir otobiyografi ile devam ediyor sayfalar? Peşinde
hayata dair şiirler sahne alıyor. Şiirlerimin konusunu soranlara kısaca ?hayat?
diyorum. Yani dini de yazıyorum, aşkı da? ?Hayal?den çok, ?hayat?ta yaşananlarla
ilgilendim. Hüzünleri hasretleri yazsam da, kendimle dünyayla barışık birisiyim
aslında.
Nasıl yani?
Yani, cüzdanı boş olsa da,
kalbi ağzına kadar, hayat ve aşk dolu sağlam bir kuşağın temsilcisiyim
diyebilirim. Şiir, şairin yüreğinde bir yüktür. Yeni şiirlere yer açmak için,
arada bir bu yükü indirmek lâzım. ?Çiçekler
Toprağında Büyüsün? ile bu ülkenin şiir denizine küçük bir damla
düşürüyorum. En önemlisi ise bu dünyada hoş bir seda, güzel bir iz
bırakabilirsem, ne mutlu bana derim.
Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim.
İlgi duyarlığına
teşekkür eder; okuyucularımıza sağlık, mutluluk ve başarılar dilerim.
İlk Yorumu Yap