Bardakçı´dan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Mesajı

Bardakçı´dan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Mesajı



Sağlık Sen Adıyaman Kadın Kolları Başkanı Remziye Bardakçı yaptığı açıklamasında, yeni bir 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü anarken Kadınlarımız, tarih boyunca üretimin her aşamasında yer aldıkları halde gerek ekonomik, gerek toplumsal gelişmelerden yeterince pay alamamış, dünyada en fazla dışlanan, yoksullaşan ve en fazla şiddete maruz kalan kesim olmuşlardır.

 Kadın olmanın, özellikle de gelişmekte olan ülkelerde zorluğu yadsınamaz bir gerçektir. Kadınlarımızın, gerek çalışma hayatında, gerekse günlük hayatta üstlendikleri sorumluluklarının yanı sıra, sahip oldukları toplumsal statü gereği yerine getirmek zorunda oldukları yükümlülükler, kadının hayatını olabildiğince zorlaştırmaktadır. Bu ise kadına psikolojik ve fiziksel yıpranmışlık olarak yansımaktadır.

Sağlık alanında hizmet vermenin zaten yoğun ve yıpratıcı olduğunu, istihdam noksanlığı sebebiyle mevcut sağlık çalışanlarının iş yükü ve nöbet sayılarındaki artışın tükenmişliğe ve yaşam kalitesinde düşüşe sebep olduğunu, kadın çalışanların erkek çalışanlara oranla daha yüksek düzeyde tükenmişlik yaşadıklarını geçen yıl yaptırdığımız Sağlık Çalışanları Tükenmişlik Araştırması’nda ortaya koymuştuk. Sağlık çalışanı olmak yeterince zor ve yıpratıcı iken, bir de kadın olmanın getirdiği toplumsal sorumluluklar eklendiğinde, kadın sağlık çalışanlarımızın yaşam standartlarının istenilen seviyeye gelmesi zorlaşmaktadır.

Ülkemizde 400 bini aşan sağlık çalışanlarının yaklaşık %60’ını oluşturan kadın çalışanlarımızın, yukarıda saydıklarımızın dışında pek çok sorunla da başa çıkmak için özveri ile çalışmaktadır. Bu bağlamda Sağlık-Sen olarak, sağlık alanında görev yapan sağlık çalışanı kadınlarımızın çalışma hayatlarının sosyal hayatlarına olan etkilerini daha net görebilmek, sorunlarını ortaya çıkararak somut çözüm önerilerine katkı sunmak adına “SAĞLIKTA KADIN ÇALIŞAN VE SORUNLARI” araştırmasını yaptık. Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz bu araştırmamızın çarpıcı sonuçlarını, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla sizlerle paylaşmak istiyoruz.

TÜİK’in Düzey 1 (12 bölge) sınıflandırmasına göre, 1360 kadın sağlık çalışanı ile yüz yüze gerçekleştirdiğimiz “SAĞLIKTA KADIN ÇALIŞAN VE SORUNLARI ARAŞTIRMASI” umut ediyoruz ki kadın çalışanlarımıza yönelik yapılacak çalışmalara katkı sunarak, atılacak adımların hızlandırılmasına vesile olacaktır.

·       Toplumsal bir yara haline gelen sağlıkta şiddet gibi cinsiyete dayalı ayrımcılık da çalışan kadınlarımızın üzerinde adeta psikolojik şiddete dönüşmekte, bu durum çalışan kadınların hem ekonomik hem de sosyal anlamda yoksullaşmasına sebep olmaktadır.

·        “Ev ve iş hayatının yoruculuğundan kendimi psikolojik ve fiziksel olarak yıpranmış hissediyorum” önermesine %85,8, “İş hayatımın yoğunluğu yüzünden aileme yeteri kadar zaman ayıramıyorum” önermesine %78,8, ve “Kendime yeterince zaman ayıramıyorum” önermesine %85,2 oranlarında katılım olmuştur. Nitekim nöbet yoğunluğu olan çalışanların aile ile geçirilen zamanlarının azaldığı; aile ile geçirilen vakitteki artışın ise yaşam memnuniyetini ve kalitesini artırdığı 2012 yılında yaptığımız Sağlık Çalışanları Sosyo-demografik Durum Belirleme Araştırması’nda da ortaya çıkmıştı. Bu tabloya bakıldığında sağlık alanında çalışan kadının ev ve iş hayatı arasında kaldığı stres sarmalında kaliteli yaşam standardından uzaklaştığına tanık olmaktayız.

·        “Yaptığım işte kendime güvenim tamdır” önermesine katılım oranının %94,2 olması bu durumu ispatlar niteliktedir. Eş ve anne olmanın yanı sıra kendi mesleklerinin de yoğun ve yıpratıcı olduğu düşünülürse, sağlık alanında çalışan kadınlarımızın kariyer gelişimlerinin önünün açılması adına yeni düzenlemeler yapılarak, pozitif ayrımcılığı önceleyen politikalara yer verilmelidir.

·        Kadın sağlık çalışanlarının yaşadığı diğer iki önemli sorun iş yerinde psikolojik taciz yani mobbing ve şiddettir. Katılımcıların %48,9’u son bir yıl içinde psikolojik veya sözel şiddete maruz kaldıklarını belirtirken, %42,1’i iş arkadaşları ya da yöneticiler tarafından mobbinge maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Bu bulgular mobbing ve şiddet konusunda kurumların yeterli önlemi almadıklarını göstermektedir. Uluslar arası Çalışma Örgütü  ILO’nun da özellikle üzerinde durduğu “insanca çalışma koşulları” sloganı ile gerçeğe dönüşebilecek “insanca yaşam, yeterli yaşam standartı” kriterlerini yakalayabilmek için mobbing ve şiddet konusunda gerekli önlemler alınmalı, sağlık çalışanları ve bilhassa kadınlarımızın bu gibi durumlar esnasında ve sonrasında nasıl davranmaları gerektiklerini bilmeleri çeşitli eğitimler yoluyla sağlanmalıdır.                           

İlk Yorumu Yap

Yorum Yap