Yetiş, Kerbela Şehitlerini Rahmetle Anıyoruz...

Yetiş, Kerbela Şehitlerini Rahmetle Anıyoruz...

        Adıyaman AK Parti Milletvekili Murtaza Yetiş; “Kerbela Adalet, Emanet, Ehliyet, Meşveret ve Maslahatın Toplumda Tekrar Dirilmesidir”

Muharrem ayı dolayısıyla bir açıklama yapan Adıyaman Milletvekili Dr. Murtaza Yetiş, Hicri takvime göre; 1 muharrem ile başlayan hicri 1433 yılının tüm İslam ve insanlık alemine hayırlar getirmesini dileyerek başladığı konuşmasının devamında “Hicri 61 yılı Muharrem ayının 10’nunda Irak’ın Kerbela sahrasında benzeri görülmemiş bir zulümle Peygamberimizin aziz torunu, babası Ali Murtaza’nın gözünün nuru ve annesi Fatıma -Tüz-Zehra’nın ciğer paresi İmam Hüseyin ile 72 yar ve yaranı, evlad-u-iyali hunharca şehid edilmişlerdir. Hepsine Allah’tan sonsuz rahmetler diliyorum” dedi.

           

1362 yıl önce meydana gelen ve her yıl İslam âleminde çeşitli etkinliklerle anılan Kerbela vak’ası neden meydana gelmiştir? Bu olayın İslam dünyasındaki etkileri neler olmuştur? Bu hususların araştırılmasında, tartışılmasında yarar vardır diyen Yetiş, bu olaydan çıkarılacak birçok dersin bulunduğunu söyledi. Peygamberin Medine’de kurduğu ve adalet, emanet, ehliyet, meşveret ve maslahat gibi çok önemli ilkelerin maalesef Muaviye ile birlikte ortadan kaldırıldığını, Kerbela’nın bu ilkelerin tekrar dirilmesi anlamına geldiğini söyleyen Yetiş, “Peygamber efendimizin Medine’de kurduğu devletin adalet temelli olduğunu ve adaletin halkın din, mal, can, akıl ve nesil gibi temel özgürlüklerinin emniyet ve güvenliğini sağlamak şeklinde tezahür ettiğini bütün bunların yine bir emanet olarak görüldüğünü ifade etti. Adıyaman Milletvekili Dr. Murtaza Yetiş Muharrem ayı dolayısıyla yaptığı açıklamasının devamında şunları söyledi.

            “Yine peygamber efendimizin kurduğu devlette devlet görevlerinin ehline verildiğini görüyoruz. Devlet işleri o dönem istişare ile danışarak, tartışarak, açıklık, şeffaflık içinde, azami katılım sağlanarak yürütülmüştür. Medine devleti iyiliği emredip kötülükten men etmeyi bir ilke olarak uygulamıştır. Maalesef İslam tarihinde Muaviye’nin devlet başkanı olmasıyla bu niteliklere bakılmaksızın devlet yönetilmeye çalışılmıştır. Roma, Bizans, Pers devletleri gibi mutlak monarşiler esas alınarak, devletin nitelikleri değiştirilmeye çalışılmıştır. Kendisi bir kral gibi devleti yönettiği gibi, daha sağlığında iken oğlu Yezid’e halkı zorla biat ettirmiştir. Muaviye’nin ölümünden sonra kral olan Yezid tam bir terör estirerek, mutlak egemenliğini tesis etmeye çalışmıştır. Ancak tüm baskılara rağmen İmam Hüseyin kendisine biat etmemiştir. Medine’de baskı altında olan imam Hüseyin’e Kufe halkından davet üstüne davet yapılmış, Kufe’ye gelmesini istemişlerdir. Kufe’liler İmam Hüseyin’e biat edip, zalim Yezid rejimini ortadan kaldırma sözü vermişler fakat Yezid’in aşırı baskısı yüzünden sözlerinde durmamış ve Yezid’in bu katliamına seyirci kalmışlardır. İmam Hüseyin ile yanındaki çocuklar, kadınlar ve bir avuç sivil insan Kerbela sahrasında günlerce güneş altında, bir yudum su dahi verilmeden susuz bırakılmış, peygamberin çocuklarının feryat ve figanına aldırılmamıştır.

            İmam Hüseyin ile yanındaki her yaştan erkekler şehit edilmişlerdir. Ehli beyt hanımları esir alınmış, Kerbela’dan Şam’a, kızgın çöllerden geçirilerek Yezidin sarayına getirilmişlerdir. Yezid ve adamları tarafından şehitlerin mübarek başlarına hakaretler edilmiş, ehli beyt hanımları horlanmışlardır. Kerbela olayından sonra Yezidin adamları Medine’ye saldırmıştır. Medine üç gün boyunca yağmalanmış ve çoğu sahabe veya sahabe çocukları olan Medine halkına eziyet edilmiştir.

Yine Mekke şehri kuşatılmış, mancınıklarla şehir topa tutulmuş, şehir harabe edilmiş ve halk işkence görmüştür. Peygamber ailesine, Mekke ve Medine halkına bu insanlık dışı muameleleri reva görenler ne yazık ki kendilerini Müslüman sayan ve Müslümanlara yönetici olan bedbahtlardı.

            Sözlerine “On muharrem tarihinin İslam âleminde çok şeyi değiştirdiğini” söyleyerek devam eden Yetiş, “Bu tarihten sonra İslam dünyasında kurulan devletlerin çoğu, kendisini zıllullah, yani Tanrının yeryüzündeki gölgesi sanan, yönettiği halka hiçbir şekilde hesap vermeyen, krallar, sultanlar, imparatorlar tarafından yönetilmişlerdir. Zamanla birçok İslam ülkesinin rejimlerinin adları değiştiyse de özde bir şey değişmemiştir. O ülke halkları yine zulüm ve baskı altında inim inim inletilmişlerdir. Bugün Şam’da kendi halkına her tür zulmü reva gören Esed rejiminin Yezid’den bir farkı var mıdır? Bugün bu rejim saraylardan emirler vererek kendi ülke topraklarını Kerbela’ ya çevirmiştir. İslam âleminin büyük bölümünde hala, insan haklarından demokrasiden, insanca bir yaşamdan söz etmek mümkün değildir.” Dedi. Ak parti olarak adaleti esas alan bir mekanizma kurmaya çalıştıklarını ve medeniyetimizden ve tarihi köklerimizden ilham alarak İslam dünyasında model bir devlet olma yolunda önemli atılımlar yaptıklarını ifade eden Yetiş, “Kerbela’nın en umutsuz ve zayıf anlarda bile zulme rıza göstermeden, gerçekleri haykırmanın adı olduğunu ve Muharrem ayının İslam dünyasında daha diri yaşanması gerektiğini” söyledi. “Kerbela yeryüzünde her türlü zulme, baskıya, kıtale, zillete, alçaklığa karşı çıkanların davasının adıdır. Bu davayı canlı tutmak, diri tutmak her hak severin görevidir “diyen Yetiş, sözlerini Kerbela şehitlerini rahmetle anarak ve peygamber efendimize ve ehli beyte taziyetlerini sunarak tamamladı.

İlk Yorumu Yap

Yorum Yap