Prof. Dr. Mehmet Çelik Adıyaman´da

Prof. Dr. Mehmet Çelik Adıyaman´da

Adıyaman Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün sosyal belediyecilik kapsamında organize ettiği “Cumhuriyet ve Demokrasimizin Gelişim Süreci” konulu konferansa, Prof. Dr. Mehmet Çelik konuşmacı olarak katılarak, önemli açıklamalarda bulundu.

Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Çelik’in Belediye Konferans Salonu’nda gerçekleşen konferansı büyük ilgi gördü. Konferansa Vali Ramazan Sodan, Belediye Başkanı M. Necip Büyükaslan, İl Müftüsü Mehmet Şahin, AK Parti İl Başkanı Av. Halil İbrahim Fırat, kurum müdürleri, STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.    

“Cumhuriyet ve Demokrasimizin Gelişim Süreci” konulu konferansta konuşan Çelik, kendine has orijinal üslubu ile Cumhuriyet ve Demokrasimizin tarihi sürecini anlattı. “Tarihçilerin ortak görüş olarak tespit ettiği bir gerçek var. Türkleri çıkarırsanız dünyada tarih yazılmaz” diyen Mehmet Çelik; “Yeryüzünde adına bilim kürsüleri açılmış başka bir millet yoktur. Türkoloji dünyanın dört bir yanındaki eğitim kurumlarında okutuluyor. Çünkü 3 bin yıllık bir tarihi geçmişe sahibiz. 15 büyük devlet kurmuşuz. Dünya coğrafyasının dört bir yanında medeniyetler tesis etmişiz. Böylesi tarihi bir zenginlik, ikinci bir millete nasip olamaz” dedi.

Tarih boyunca değişik milletlerin kendi içinde hep iktidar mücadelesi verdiğini, değişimlerin hep askeri darbelerle gerçekleştiğini ifade eden Çelik; “Bizans’ta 16 hanedan askeri darbelerle değişmiştir. Keza Osmanlı tarihinde sadrazamların katledilmesi, hep askeri darbeler sonucudur” diyerek, önemli bir gerçeğe temas etti.

Tarihin en kadim bir milletinin, bu sürede önemli bir devlet geleneğine sahip olduğunu dile getiren Mehmet Çelik, ne yazık ki Bab-ı Ali baskınında Enver Paşa ile bu geleneğin yıkıldığını, o günden beri çeteleşmiş bir örgütün faaliyetine devam ettiğini belirtti. Cumhuriyet dönemindeki darbelerin ve ihtilalların bu çete vasıtasıyla gerçekleştirdiğini hatırlatan Çelik, gerçek anayasaya kavuştuğumuz zaman, bu millet büyüklüğünü ve mefahirini hatırlayacaktır şeklinde konuştu.

Milli mücadeleden Lozan’a uzanan dönemi çarpıcı örneklerle ifade eden Çelik; “Lozan’a 5 milyon km. kare bir vatanın sahibi olarak gittik, 780 bin metrekare ile geri döndük. Bizim sınırlarımız misak-millidir. Ancak yıllardır beynimiz ve düşüncemiz Edirne ile Kars arasında sıkışıp kalmıştır” dedi. Cumhuriyet projesinin ‘hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ sloganıyla yola çıktığını, ancak ilerleyen yıllarda bu sloganın içini dolduramadığını ima eden Çelik hoca, bunun sorumlusu olarak devlet içindeki söz konusu çeteleşmeyi gösterdi.

“Bugün bir 10 yıl öncesine göre, Demokrasimiz daha iyi, hele 20 yıl öncesine göre çok daha iyi noktadadır” diyen Çelik; “Ama yetmez. Liderlerin seçtiği değil, bizim seçtiğimiz milletvekillerinin görev yaptığı bir meclise kavuştuğumuz gün, gerçek Demokrasiden bahsedebiliriz” gerçeğine vurgu yaptı.

Konferansın sonuna doğru 28 Şubat sürecinde meydana gelen gelişmelere değinen Mehmet Çelik; “28 Şubat’ta bir Müslüm, Fadime, Ali Kalkancı meselesi vardı. Müslüm Gündüz’ün küçük kardeşi Zihni hoca Elazığ’da merkez vaiziydi. Ancak Müslüm’ün kendisi iyi bir akşamcıydı. Kimse bunun nerede çalıştığını bilmiyor. Ama ben söyleyeyim. Askeriyede çalışıyordu. 28 Şubat öncesinde ağır bakımda teknikerdi. Bir baktık tayini çıktı Kastamonu’ya gitti. Elazığlılar olarak sevindik tayininin çıkmasına. Çünkü kardeşi dindar bir insan, ama o her gece ayyaş ayyaş dolaşırdı sokaklarda.

Baktık ki bir zaman sonra tekrar Elazığ’a döndü ve adeta o eski Müslüm gitmiş yerine yeni bir Müslüm gelmişti. İskender Paşa Camii’nde abdest alıyor. Sakal bırakmış. Evliya gözüyle görülmeye başlandı. Buna çok sevindik. Zamanla şeyh gibi algılandı. Etrafında müritler çoğaldı. Ama Elazığlılar olarak etrafındaki uzun sakallı, cüppeli, asalı müritleri tanımıyorduk. Dışarıdan geldikleri her halinden belliydi.

Günün birinde hacı adayları Arabistan’a gönderilirken birden bunlarda orada bulundular. Bağırmaya başladılar. ‘Kahrolsun Atatürk’, Yaşasın Şeriat’ şeklinde slogan attılar. Bütün millet dondu kaldı orada, bir anlam veremediler.

Birkaç gün aradan sonra Elazığ’da 10 Kasım töreni yapılırken bir baktık ki bunlar da tören alanına geldiler. Kimse alana alınmazken bunların nasıl geldiğini anlamadık. Türkiye’de o zaman İnter Star isimli bir televizyon vardı. Türkiye’nin ilk ve tek özel televizyon kanalıydı. O da çekim için o gün Elazığ’a gelmişti. Müslüm Gündüz ve beraberindeki adamları birden bağırmaya başladılar. Elindeki asaları yere vurarak, ‘Kahrolsun Kemalizm’, Kahrolsun Atatürk’ şeklinde slogan attılar ve bütün Türkiye bunları canlı olarak izledi. Neyse polisler bunları aldı götürdü, birkaç gün sonra salıverildiler.

Ardından Ankara’da, İstanbul’da her türlü olumsuzluğun odağında bulundular. Buna rağmen bunlar ne tutuklandı ne de bir gün devletin savcı ve hâkimleri bir şey yaptı bunlara. Maalesef Türkiye bu gibi badirelerden geçti. Bugünlere gelene kadar yüzlerce senaryolar sahnelendi. Her şeye rağmen eskiye göre bugün Türkiye çok iyi durumdadır. Gün geçtikçe demokrasinin daha çok yaygınlaşacağına inanıyorum” dedi.

Salonu tıklım tıklım dolduran katılımcılara Prof. Dr. Mehmet Çelik bazen heyecanlı, ara sıra nükteli ve akıcı anlatım tarzıyla 2,5 saate yakın konuştu. Konferansın ardından Belediye Başkanı M. Necip Büyükaslan Mehmet Çelik’e bir buket çiçek ve plaket takdim ederek, performansından dolayı teşekkür etti.

 

İlk Yorumu Yap

Yorum Yap