Metiner, Özür Dilemek Erdemliliktir
AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, 2001 yılında yaptığı bir konuşma nedeniyle ortaya çıkan tartışmalara son noktayı koydu. Geçmişte yaptığı bir konuşmanın bugün diye servis edilmesini hiç ahlaki bulmadığını söyleyen Metiner, o gün öyle düşündüğünü, aradan geçen sürede ise gelişen olayların kendisini yanılttığını, bundan da memnuniyet duyduğunu belirterek, özür dilemenin erdem olduğuna inanarak özür dilediğini ama bunun da çarpıtıldığını söyleyerek son kez bir açıklama yaptı.
Metiner, “Medyada çıkan kimi haber ve yorumlar, malum çevrelerin bilinçli ve maksatlı olarak bir bilgi kirliliği oluşturarak, bulanık suda balık avlamak istediklerini gösteriyor. İşbu açıklamayı yapma zorunluluğunu duymamın sebebi bu. Benim ağzımdan yapılan ilk ve son yazılı açıklamadır bu. Bu açıklamadan sonra kendi açımdan konuyu bir daha hiç konuşmamak üzere kapattığımı özellikle belirtmek isterim. Kamuoyunun bilgisine saygıyla arz ederim.” dedi.
AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner açıklamasında, “Bu kaset, o birilerince ısrarla iddia edildiği gibi yasadışı dinleme yoluyla elde edilmiş bir kaset değildir. Muhtemelen 10 yıl önce HADEP'te siyaset yaparken aynı cenaha yakın yayın organlarından birine verdiğim bir röportajın orasından, burasından kırpılarak veya eklemeler yapılarak servis edilmiş halidir. Bu sözleri sarf ettiğim dönemde henüz AK Parti kurulmuş değildi. Dolayısıyla kimi köşe yazarlarının benim AK Parti Hükümetine karşı televizyonlarda buna benzer sözleri en sert ifadelerle dile getirdiğim iddiası hilaf-ı hakikatten ibarettir. Benim HADEP'teki varlığım topu topu 11 aydan ibarettir. Ben HADEP'ten istifa ettikten sonra AK Parti Hükümet olmuştu. 2002 yılından itibaren de AK Parti'yi ve sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı nasıl savunduğumu herkes bilir.” dedi.
Basında sıkça yer alan “ses benim, ifade benim değil” sözlerini de hatırlatan Metiner, “Ses benim, ifade bana ait değil, sözleri, kasetin PKK'ya yakın internet sitesinde yayınlandığı bayramın ikinci günü beni telefonla arayıp bilgi edinmek isteyen kimi gazetecilerin başlığa çektiği sözlerden ibarettir. Ben arayanlara özetle şunu söyledim: ‘Ses bana ait. Muhtemelen bu sözleri 10 yıl öncesinde benimle yapılan bir söyleşide söylemiş olabilirim. Ama kaseti dinlediğimde kimi bölümlerinin montajlandığı kanaati uyandı bende. Bu tipik bir PKK komplosu. Komplo diyorum, çünkü kasette yer alan sözlerin başına iliştirdikleri, ‘Mehmet Metiner, Bakanlık beklentisi gerçekleşmediği için bayramda seçmenleri karşısında yumdu gözünü, açtı ağzını’ sözleri tamamen iftiraya dayalı bir komployla karşı karşıya olduğumu gösteriyor. Bu sözler, bugüne ait değil, montajlanmış haliyle 10 yıl öncesine aittir.’ Bu mealdeki sözlerimi telefonda dinleyen gazetecinin çarpıcı bir haber başlığı oluşturmak için, bu sözlerimi, ‘Ses benim, ifade bana ait değil!’ biçimine dönüştürmüş olmasının söylediklerimin içeriğiyle alakalı olmadığını söylemek bile gereksizdir. Niyetimden ve açıklamalarımdan bağımsız yapılan bir haber başlığını, her seferinde benim çelişkim diye sunmak en hafif tabiriyle iyi niyetle bağdaşmamaktadır.” dedi.
“Bu sözlerin bana ait olduğu ispatlanırsa istifa ederim” dediği konusunda da Metiner şunları söyledi. “Bu sözü söylediğim birilerince ısrarca yazılıp çiziliyor. Benim açıkça dediğim şudur: ‘Bu sözlerin, PKK’ya yakın internet sitesinde iddia edildiği üzere, Ramazan bayramında seçmenlerime yaptığım bir konuşmada geçtiği ispatlanırsa istifa ederim.’ demiştim. İkisi arasındaki farkı anlamayacak olanların sözüm ona gazetecilik yaptığı bir ülkede yaşıyor olmak sizce de utanç verici değil midir?” dedi.
Yargısız infaz yapanları haysiyet cellatlığıyla suçlayan Metiner, “Eline kalem alıp haysiyet cellatlığı yapanlara sesleniyorum: ‘O sözlerin bugün yapıldığını ispat edemezseniz siz onurluca davranıp mesleğinizi terk edecek misiniz?’ Hadi bakalım, hodri meydan! Bakalım onur bahsinde kim sınıfta kalıyor! Benim seçmenlerimle bu tarz konuştuğum iddia ediliyor. Soruyorum: Bu seçmenler nerede? Niye bir teki çıkıp konuşmaz? Niye içlerinden biri o gizlice kaydettiği ses bandını o malum medyaya servis etmez? O seçmenlerden bir teki niye kalkıp Adıyaman İl Teşkilatına veya AK Parti Genel Merkezi'ne bu kaseti göndermez? Bunun nasıl alçakça ve namertçe bir komplo olduğu her halinden belli değil mi? O kaseti servis eden PKK'nin medya militanları, ‘Mehmet Metiner 10 yıl önce böyle diyordu, şimdi AK Parti'de siyaset yapıyor!’ deselerdi inandırıcı olmazdı. O yüzden, ‘Bakanlık beklentisi gerçekleşmediği için bayramda seçmenlerine böyle konuştu!’ biçiminde iftiraya ve yalana dayalı namertçe bir komplo tezgâhladılar. Amaçları belli. Türk medyasındaki bazı kesimler de PKK’nın bu komplosunun üstüne atladılar. Onları da çok iyi biliyoruz: Demokratik açılım siyasetinde de, 12 Eylül referandumunda da PKK/BDP cenahıyla birlikte nasıl hareket ettikleri, AK Parti ve Başbakan düşmanlığı konusunda nasıl işbirliği yaptıkları herkesin malumudur. Mal bulmuş mağribi gibi şimdi de yalan ve iftira olduklarını bildikleri halde bu kaset olayını dillerine dolamaya devam ediyorlar. Çelişkiye bakınız: PKK ortaya atıyor, onlar da doğru varsayarak üstüne atlıyorlar. Bu tavırlarıyla, bir dönemin meşhur banka reklamını hatırlatıyorlar: ‘Yok aslında birbirinizden farkınız…’ Sevsinler sizi!” dedi.
Metiner, önceki akşam Ülke TV Ana Haber programındaki sözlerinin de çarpıtılarak haber ve yorumlara konu edildiğini belirterek, “Ülke TV'de yaptığım konuşmada ‘cahiliye dönemi’ tabirini, bir metafor olarak kullandım. Belli ki o birileri ‘Cahiliye Dönemi’nin anlam ve kapsamını anlayabilecek İslami kültürden yoksunlar. Tutmuşlar, ‘Cahil Metiner’ laflarını kullanmaya. Ayıp ötesi bir şey bu. 10 yıl önce o konuda öyle düşünüyor olabilirim, ama 2002 yılından bu yana o konuda nasıl farklı düşündüğümü ve Kürt meselesini kararlılıkla çözmek isteyen AK Parti Hükümetine nasıl destek verdiğimi herkes biliyor. Benim Ülke TV'de ‘Cahiliye Dönemi’ metaforuyla dediğim şuydu: Hiç kimseyi geçmişiyle yargılamamak lazım. Hele ki o geçmişinde söylediği veya yaptığı bir söz ve eylemden dolayı pişmanlık duyup vazgeçmişse.’ Ben geçmişimin özeleştirisini ‘Yemyeşil Şeriat Bembeyaz Demokrasi’ adlı kitabımda vermiş biriyim. Merak edenler okur öğrenirler. Her birimizin geçmişinde pişmanlık duyacağı sözleri ve eylemleri olabilir. ‘Tövbe’ ve ‘helallik’ kavramları bu yüzden büyük bir önem arz eder. ‘Cahiliye Dönemi’ metaforuna yüklediğim bu anlamın dahi çarpıtılarak sunulmuş olması, o malum zevatın sahici niyetini göstermektedir.” dedi.
Özür dilemenin bir erdem olduğunu da söyleyen Metiner, “Benim Başbakandan binlerce kez özür dilediğimi sanki bir ayıp işlemişim gibi sunanlara acıyorum. Özür dilemek, bir erdemliliktir. O birileri kalkıp ‘yalakalık’ biçiminde bir suçlamaya dönüştürüyorlar bu insani davranışı. Aynı kişi ve çevreler yazılarımda ve televizyon konuşmalarımda AK Parti'yi ve Başbakan Erdoğan'ı savunduğumda da ‘yalaka’ diyorlardı. O mahallede değişen bir şey yok yani. Varsın söylemeye devam etsinler. İsterse bin yıl önce söylenmiş olsun, bugün fark ettiğinizde yanlış ve incitici bulduğunuz bir ifadeniz varsa, özür dilemekten kaçınıyorsanız insanlığınızı sorgulamalısınız asıl. Evet, sırf bu nedenle Başbakandan bir değil binlerce kez özür dilemekten kaçınmam. Varsın o birileri nasıl yorumlarsa yorumlasın. O günkü analizlerim o güne dairdi. Ve o analizlerimin yanlış çıkmış olmasından da ayrıca duyduğum memnuniyeti beni arayan herkesle içtenlikle paylaşmışımdır.”
Metiner, özür dilemenin erdemliliğiyle ilgili çok yeni bir örnek vererek, Kulüpler Birliği Vakfı adına konuşan Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören’in “Biz kulüpler olarak aslında tüm siyasi partilerden özür diliyoruz, bu kanunun bir an evvel çıkması için uğraştık, ama hatalar yapmışız.” sözünü de hatırlatarak, Demirören’in gösterdiği erdemlilikten dolayı kutladı ve bunun örnek olması gerektiğini söyledi.
İlk Yorumu Yap