Mehmet Ali Alkuş’un Analizi…
AK Parti eski İl Genel Meclisi üyesi Mehmet Ali
Alkuş Tütün konusunda önemli bir analiz yaparak açıklamalarda bulundu.
Alkuş açıklamasında,” Can yakan orman yangınlarından
önce Türkiye’nin gündemindeki konular arasında tütün üreticilerinin eylemleri
de bulunuyordu. Üreticiler 1 Temmuz’da yürürlüğe giren ve yetki belgesi
alınmadan yapılan tütün ticaretine 3 yıldan 5 yıla hapis cezası öngören yasaya
karşı, başta Adıyaman olmak üzere protesto eylemleriyle seslerini duyurmaya çalışıyordu.
Bir ara Malatya-Adıyaman karayolunu trafiğe kapattılar. Bu protestoların
etkisiyle yasanın uygulaması 6 ay ertelenip 1 Ocak 2022’ye bırakıldı. Şu anda
orman yangınları ve yasadışı göçmenler gibi iki büyük ölçekli sorun gündemde,
ancak tütün üreticilerinin sorunu çözülmüş değil, sadece ertelenmiş halde.
Peki, işin aslı nedir? Tütün Piyasası’nda neler dönüyor? Olanları daha iyi
anlamak için önce son on yılda Türkiye’de üretilen tütün miktarına bakmakta
yarar var.
Türkiye’de, 2010’da 51 bin ton, 2011’de 45 bin ton,
2012’de 73 bin ton, 2013’te 93 bin ton, 2014’te 75 bin ton, 2015’te 68 bin ton,
2016’da 74 bin ton, 2017’de 94 bin ton, 2018’de 80 bin ton ve 2019 yılında 70
bin ton ve en son 2020 yılında ise 76.500 ton tütün üretilmiş. Son on yıllık
rakamlara baktığımız zaman istikrarsız bir üretimin olduğu görülüyor. Bir sene
artan üretim, diğer sene azalabiliyor.
Sorunlar Tekel özelleştirmesiyle arttı. Tütün
üretiminde öne çıkan iller; Adıyaman, Denizli, Manisa, Uşak, Samsun, Tokat ve
Balıkesir. Bunların içerisinde Adıyaman tütününün ayrı bir yeri var. Özellikle
Adıyaman’ın Çelikhan ilçesinde üretilen tütün endemik bir tür, yani dünyada sadece
o bölgede yetişiyor. Kıymetli bir tütün çeşidi. Bugün yaşanan protestoların,
sorunların ana kaynağı Tekel’in özelleştirilmesinde yatıyor.Tütünün tarihimizde
acı bir yeri var. 1883 yılında Osmanlı Devleti dış borçları nedeniyle tütün
tekeli ayrıcalığını yabancı sermayeli Tütün Rejisi’ne devretmişti. Tütün tekeli
uzun yıllar bu şirket tarafından işletildikten sonra, 1925’te millîleştirildi.
İnhisar İdaresi olan adı, 1946 yılında Tekel Genel Müdürlüğü yapıldı. 1983
yılında kamu iktisadi kuruluşuna dönüşen Tekel, 1987 yılında Tütün, Tütün
Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü adını aldı. 2002’de
İktisadi Devlet Teşekkülü hâline getirildi. Zaman içinde tekellik niteliğini
yitiren Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün
son olarak 2008 yılında sigara, pipo kıyılmış tütün ve nargile tütünüyle ilgili
varlıkları özelleştirildi.
Tekel’in sigara üretim kısmını satın alan British
American Tobacco (BAT) Tekel markasını da devraldı. Özelleştirmeyle beraber
aslında yerli tütünün ruhuna da Fatiha okunmuş oldu. Yabancı tütün şirketleri
bu yasayı destekliyor. Bu arada hatırlatmakta yarar var, Tekel özelleştirme
süreci Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 05.02.2001 tarihli 2001/06 sayılı kararı
ile başlamıştı. Kemal Derviş döneminde başlayan süreçte, IMF’nin borç para
vermek için çıkmasını istediği yasaların başında tütün ekiminin
sınırlandırılması vardı. O süreçle beraber tütün üretimine kota başladı, tütün
depoları ve işleme merkezleri kapatıldı, tütün piyasasının yüzde 90’ı yabancı
şirketlerin eline geçti. Bugünün problemlerinin kaynağı o günlere dayanıyor.
Kazanan üretici değil, aracılar.
Aslında Türkiye’de tarım sektöründeki diğer ürünler
için kronik hale gelen sorun tütün için de geçerli. Üretici kazanmıyor,
kazanıyorsa da minimum oranlarda kazanıyor ama komisyoncular, yani ürünü
tarladan alıp piyasaya satan aracılar büyük karlar elde ediyor. Üreticinin
ürünü belli bir fiyatta satılıyor her geçen sene artan girdi, bakım maliyetleri
dolayısıyla üreticilerin kârı maalesef hep asgari düzeyde kalıyor. Türkiye’de
kooperatifleşme çok zayıf olduğu için üreticinin mağduriyeti giderilmiyor ve
kaybeden hep üretici oluyor.
Adıyaman tütünü dediğimiz tütün üç farklı kalitede
oluyor. Birinci sınıf yani A kalite tütünün kilosu bugün 100-150 TL olarak
değişiyor, orta kalite tütün ise 50-75 TL arası, düşük kalite tütün ise 35-45
TL arasında. Aracılar genelde düşük kalite tütünü üreticiden alıyorlar, bunu
tercih ediyorlar. Üreticinin yaşadığı maddi zorluklar, bankalara olan kredi
borçları dolayısıyla peşin parayla kilosunu 25 TL’ye dahi alabiliyorlar.
Aldıkları bu tütünü piyasada 80 TL’ye kadar satıyorlar.
Kamuoyunda pek konuşulmayan bir “püf noktası” da var
burada. Adıyaman tütününün en önemli özelliği herhangi bir işlem görmeden içime
uygun olması. Diğer tütünlere göre tadının biraz daha sert ama işlemsiz içime
uygun olması nedeniyle rağbet görüyor. Normalde tütün tarladan alınır fabrikaya
gider, fermente olur, kimyasal maddeler katılır, işlemlerden geçer ve içime
hazır hale gelir. Oysa Adıyaman tütünü tarladan çıktıktan sonra hiçbir işlem
görmeden de tüttürülebiliyor.
İnsan “keşke” demeden geçemiyor. Tekel
özelleştirilene kadar bu tütün için özel projeler hazırlansaydı sağlam bir
devlet desteği ile pazarlama faaliyetleri ile bu endemik tütün çeşidi bütün
dünyaya tanıtılsaydı, o zaman çok daha değerli olurdu. Üretici dâhil herkes
kazanırdı. Aracılar aldıkları düşük kalite tütünü kaçak yollarla, kayıt dışı
bir şekilde, içi boş tütün filtreleri kullanarak sigara haline getirip
satıyorlar ve bu fabrikaların, üretim yerlerinin çoğu Adıyaman
dışında,Gürcistan, İran tütünü, Adıyaman diye... Devlet bu işe uyanınca bu
yerlerin çoğuna cezalar yazdı, kapattı ama bundan en büyük zararı aracı değil
üretici gördü. Örneğin üretici 1 ton üretip bunu aracıya satıyor. Aracı farklı
bölgelerden oldukça ucuza kapattığı farklı tütünlerle, endemik olan Adıyaman
tütününü karıştırıp satıyor. Aracı bu zamana kadar bütün bu işlemleri yaparken
vergi ile muhatap olmuyordu; zaten bu nedenle adı da kaçak tütün oluyordu.
Fakat kurnaz ve ekonomik olaraktan güçlü oldukları için tütün yasaklanıyor diye
seslerini onlar da yükseltiyor.2013-2015 arası Gürcistan ve İran’dan tütün
ithal edip, Adıyaman tütünü diye piyasaya süren de aracı ve komisyonculardı.
Devlet tütün eken çiftçiyi gerçek anlamda korusa ve sıkı kurallar getirse
inanın bana her şey daha farklı olur. Devletin tütün konusunda yapması gereken
en temel şeyler Üretim planlaması ve
satın alma garantisi, Bölgelere ve ürünlere göre verimlilik planlamasının
yapılması, Aracıların kontrol altına alınması, sistemin doğru kurulması,
Sağlıklı kooperatifleşmeye gidilmesi ( Devlet'in ilgili Kurumu ve ilgili birimi
ile Adıyaman daki Ziraat odası
başkanları ertelenen süreye kadar acilen
yol gösterici ve rehberlik görevini hatta fiilen görev üstlenmelidir. Çünkü
uzatılan süre kısalıyor.),Girdi maliyetlerinin düşürülmesi, Adıyaman tütünü
etkin pazarlama ve iletişim faaliyetleri ile tanıtılsa her şey çok ve farklı
olacak” sözlerini ifade etti.
İlk Yorumu Yap