Milletvekili Boynukaradan Açıklama
AK
Parti Adıyaman milletvekili Adnan Boynukara, küresel güçlerin darbeler
üzerinden Türkiye'ye müdahale ettiğini söyledi.
Boynukara,
yaptığı açıklamada, darbelerin örtülü amaçlarına odaklanmak gerektiğini ifade
etti.
15
Temmuzda bir darbe girişimi yaşanıldığını anımsatan Boynukara, "Bu
darbenin açık ve gizli örtülü amaçlarını konuşup tedbir almazsak, konuyu sadece
söylem zemininde gündemde tutmaya devam edersek, 27 Mayıs darbesinden bu yana
yaptığımız hatayı devam ettirmiş oluruz. Oysa, yarın pişman olmamak için bugünden
aklı devreye koymak ve 15 Temmuzun örtük sebeplerine de odaklanmak şart.
Türkiye,
uluslararası düzen açısından gözden uzak tutulamaya tahammül edilemeyecek
derecede jeopolitik öneme haiz bir ülke. Küresel güçler ülkemi-zi, kendi özel
koşuları olan ve dominyon statüsüne sokulacak Batılı sistemin nöbetçisi olarak
kodlamaktadırlar. Sistemin istedikleri doğrultuda yürü-mediğini düşündükleri
zamanlarda ise darbe mekaniğini devreye sokacak rahatlıktalar. Bunun için ise
yeterli ve işlevsel enstrüman bulmakta sorun yaşamıyorlar. Bu nedenle de
Türkiye demokrasi tarihini, darbeler arası demokrasi tarihi olarak tanımlamak
mümkün. Hal bu kadar vahim olmakla beraber, darbeler ve neden oldukları
sonuçlardan gerekli derslerin çıkartıldığını söylemek zor. Devleti ve toplumu
derinden etkileyen darbelere karşı, dönemsel tedbirleri içeren reflekslerin
ötesine geçmeyen bir tutumun sergilendiğini görüyoruz. Hem bu kısır sığ tutumu
aşmak, hem de darbeleri tam olarak anlayabilmek adına iki konuyu çok iyi analiz
etmemizde fayda var" dedi.
Darbe
denilen sürecin aslında farklıklarmış gibi görülen bir kısım tarafların çeşitli
maksatlar uğruna bir araya geldikleri süreçlerin neticesi olduğunu vurgulayan
Boynukara, şöyle devam etti:
"Burada,
temelde iki gruptan söz edilebilir. Biri; darbeye hevesli kadrolardır. Bu
kadrolar, fırsat kollamakta ve fırsat oluşturmada oldukça mahir-dirler. İkinci
grup ise darbeci kadroları heveslendiren, cesaretlendiren, hatta darbenin
planlaması ve icrasına katkı sunan kesimlerdir. Bu üniformasız kadrolara göre
darbecinin kimliğinin hiçbir önemi yoktur. Darbelerde de asıl önemli husus,
darbe sonrası oluşturulan düzen ile ülkenin nereye taşına-cağıdır. İşte darbeci
kadrolar bu maksat için oluşturulmuştur. İşte tam bu noktada, üçüncü bir grup devreye
giriyor. Üçüncü gruba küresel müdahiller diyebiliriz. Bu bazen NATO, bazen ABD
devleti içindeki kimi kanatlar olarak tanımlanır. İsmi bir kenara bırakırsak,
gerçek olan böyle bir müdaha-lenin varlığıdır. İşte bu küresel müdahale kısmı,
konunun analizini gerektiren ikinci boyutunu oluşturmaktadır. Buna; darbenin iç
ve dış boyutları diyebiliriz"
AÇIK VE GİZLİ AMAÇLAR SEPETİ
Açık
ve gizli amaçlar sepetine dkkat edilmesi gerektiğini aktaran Boynukara,
"Yukarıdaki tespitte, farklı amaçlar uğruna da olsa, birlikte
gerçekleştirilen bir eylem ve bu eylemin gerisinde açık-gizli hedeflerle
doldurulan ortak amaçlar sepeti mevcut. Bu ortak amaçlardan açık olanları;
müesses nizamın çıkarları doğrultusunda siyasete yön verme, biçimlendirme,
gerekiyorsa siyasi kadroları yenileme ve bu kadrolarla sistemi revize etme
şeklinde somutlaştırmak mümkün. Ya gizli amaçlar! Bunlar incelendiğinde ise
küresel planlara entegrasyon kapsamında sistemin ve toplumun topyekun revizyonu
anlayışı olduğu görülür. Bu mantıkla 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerini
değerlendirdiğimizde, açık amaçların yanı sıra gizli/gizlenmiş amaçları da daha
net anlayabilmemiz mümkündür. Bununla birlikte; gizli amaçların net olarak
anlaşılması ve konuşulmasını engellemek için darbelerin kimi görünür
sonuçlarının tartışılmasına özen gösterilir. Yargılamalar, cezalar, idamlar,
laiklik" ifadelerini kullandı.
27 MAYIS DARBESİ
27 Mayıs darbesine de değinen Boynukara, şunları kaydetti:
"27
Mayıs darbesi, darbeci geleneği kurumsallaştıran bir darbedir. Bu darbenin
arkasına gizlenmiş temel amaç, Batı ile kurulan ve daha çok tek yanlı
efendi-maraba ilişkisinden ibaret olan bir atmosferde, Türkiyenin bu denklemi
bozma arayışını bertaraf etmedir. Özellikle, Türkiyenin Rusya ile
yakınlaşmasını engellemektir. Türkiye-Batı ilişkilerini kendi çıkarları
doğrultusunda yeniden inşa etmektir. Darbe sonrasında, Rusyayla yakınlaş-ma
gibi risklerin (!) bir daha yaşanmaması için toplum soğuk savaş ikliminin
içerisine öyle bir çekilmiş, öyle ayrıştırılmış ve parçalanmıştır ki etkilerini
hala yok edebilmiş değiliz. Dönemin Komünizmle Mücadele Dernekleri, onların
türevi örgütlenmeler ile sol-sosyalist-komünist örgütlenmeler arasında-ki
mücadeleyi silahlı çatışmaya taşıyacak olan faaliyetlerin (kimi grupları
Filistindeki kamplara, kimilerini ise yurt içindeki kamplara gönderme ve
eğitme) aynı dış merkezlerce organize edildiği ayan beyan ortadadır.
Yaptıklarını meşrulaştırmak için ise toplumun bir kesiminin önüne darbe sonrası
yapılan idamları, diğer kesimin önüne ise darbe olmasaydı şeriat gelecekti
tezini koymuşlardı"
12 EYLÜL DARBESİ
12 Eylül darbesi konusunda da değerlendirmede bulunan Boynukara, "Darbenin en temel gizli amacının, 24 Şubat kararları üzerinden Türkiyenin küresel sisteme entegrasyonunun sağlanmasıdır. Bunun temel nedeni ise Türkiye bölgenin merkezi ve geçiş güzergahı olmasıdır. Darbeden kısa bir süre sonra SSCBnin dağılması, ortaya çıkan yeni enerji kaynakları, bu kaynakların Batıya transferi ve bölgenin Batı mallarına Pazar olma süreçleri birlikte değerlendirildiğinde 24 Şubat kararlarının ne kadar önemli olduğu görülür. Bunun yanı sıra, darbe ile birlikte önleri açılan örgütleri de göz ardı etmemek gerekir. 12 Eylül cunta dönemin MGK toplantılarının birisinde, NATO üyesi olan Türkiyenin, İran-Irak sınırında askeri varlığını pekiştirmesinin gerekliliği tartışılır. Aslında cunta yönetimine dikte edilen bu konunun asıl maksadı, 1979 İran devrimi ile ortaya çıkan dini dalgaya bir set çekmektir. Ortaya çıkan yeni durumun Batı açısından sürdürülebilir olması için ise iki örgütün (PKK ve FETÖ) önü açılır. Bu örgütler eliyle, bir taraftan Doğu ve Güneydoğu Anadolu din dışı, ırkçı ve Marksist bir anla-yış çerçevesinde dönüştürülmeye çalışılır, diğer taraftan Batı ile diyalogda ılımlı bir din anlayışının hakim kılınması amaçlanır. Bu doğrultuda; PKK ülke dışında Suriye ve Lübnana, FETÖ ise toplumun kılcal damarları olan eğitim ve bürokrasiye yönlendirilir. PKK kısa süre içinde silahlı unsurlar üzerinden ülkenin başına musallat edilir, FETÖ ise topumun ve devletin tüm kılcal damarlarına sızma planını hayata geçirir. Aslında bu denklemi kuranlar, bu iki örgütle Türkiyenin geleceğini ipotek altına almışlardı" diye konuştu.
28 ŞUBAT DARBESİ
28
Şubat darbesi konusunda da açıklamada bulunan Boynukara, "Bu darbenin en
temel örtülü amacının, neoliberal politikaların tam olarak uygulanması ve
bölgemizin yeniden dizaynı için uygun zeminin tah-kim edilmesi olduğunu
söyleyebiliriz. Neoliberal politikaların uygulanması talebini ise bölgedeki
kaynaklar ve Batının ihtiyaçlarıyla birlikte değer-lendirmekte yarar var. Aynı
şekilde PKK ve FETÖ örgütlerinin desteklenmesine de şahitlik ediyoruz. 28 Şubat
sürecinde, FETÖ dışındaki dini nitelikli yapılanmaların faaliyetlerine,
darbeciler eliyle, son verildi. Sonuçta; FETÖ yapılanması bu alanda tek ve
akredite bir yapı olarak toplumun önüne konulmuş oldu. Sonuçta FETÖnün toplum
içerisinde ve devlette yatay ve dikey olarak ilişkilerinin önü açılmış oldu. Bu
o kadar açık bir konu haline geldi ki, iktidarın ortağı gibi davranmaya
başladı. Bu süreçte PKK kanadında da boş durulmadı. Örgüt elebaşı yakalanmış
olmasına rağmen, gerekli adımlar atılmadığı için örgüt kendisini konsolide etme
imkanı buldu ve toplumsal zeminini güçlendirdi. Temel sorunlarımızdan birisi
de, darbeleri yüzeysel bir zeminde konuşma ısrarımız. Darbelerin açık ve
gizli/örtülü amaçlarını aynı yoğunlukta tar-tışmıyoruz. Halbuki; ülkenin ve
milletin geleceğini önceleyen kadrolara düşen, olan bitenin ne olduğunu
konuşmak ve gerekli tedbirleri almaktır. 15 Temmuzda bir darbe girişimi
yaşadık. Bu darbenin açık ve gizli/örtülü amaçlarını konuşup tedbir almazsak,
konuyu sadece söylem zemininde gün-demde tutmaya devam edersek, 27 Mayıs
darbesinden bu yana yaptığımız hatayı devam ettirmiş oluruz. Oysa, yarın pişman
olmamak için bugünden aklı devreye koymak ve 15 Temmuzun örtük sebeplerine de odaklanmak
şart" şeklinde konuştu.
İlk Yorumu Yap