Başkan Dişkaya Canlı Yayında Açıkladı
Adıyaman Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Temmuz ayı olağan
toplantısında koronavirüs (Covid-19) salgını başta olmak üzere tütün, parklar
ve kentte yaşanan kötü kokuları gündeme taşıdı.
Temmuz ayı olağan gündem toplantısı sonunda konuşan
Adıyaman Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Zeki Dişkaya, “Maalesef gündemimizden
çıktı diye ülke olarak sevindiğimiz Covid-19 belası yeniden ülke genelinde
tırmanışa geçtiği gibi ilimizde de maalesef çok ciddi bir tırmanış içerisine
girdiği yönünde bilgiler var. O vesileyle bizim öncelikli çağrımız herkesin bu
Covid-19 belasına karşı temkinli, dikkatli olması lazım. Aşı yaptırmayanların
da süratle aşılarını yaptırmaları lazım. Yeniden ocaklara ateş düşmesin,
yeniden evlerde matem olmasın. Herkese çağrımızdır. Umarım bu çağrımız yer
bulur ve aşı yaptırmayanlar süratle aşılarını yaptırırlar. Vatandaşlarımızın bu
aşıyla ilgili duyarlılığını göstermenizin bir elzemiyet olduğu kanaatindeyim.
Çünkü tek silah aşı. Onun dışında da maskeleri atmıştık. Millet olarak
maskelerin yeniden takılmasını, mesafe ve hijyene de dikkat edilmesi
gerektiğini buradan bütün hemşerilerimize, bütün izleyenlerimize hatırlatmak
istiyorum. Bu konuda herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum” dedi.
“Adıyaman Organize Sanayi Bölgesindeki atık ve kokuyla
ilgili çok sayıda şikayet var”
Organize sanayi bölgesinde atık ve beraberinde yaşanan
koku nedeniyle çok sayıda şikayet aldıklarını kaydeden Başkan Dişkaya,
“Adıyaman Organize Sanayi Bölgesindeki atık ve kokuyla ilgili cemiyetimize
gelen çok sayıda şikayet var. Bu koku olayı, yöredeki insanları çok ciddi şekilde
rahatsız ediyor. Buna bir arıtma tesisi mi kurulur ne yapılır bilmiyorum ama o
bölgede bir huzursuzluğun çıkmaması için yetkililere çağrımızdır. Bir an önce
bu konuda bir tedbir alınırsa makbule geçer. Bunu bekliyoruz. Çöp ayırma
tesisimiz faaliyette Karadağ kısmında. Fakat oradan da çok ciddi şikayetler
var. Ciddi kokular yaptığı söyleniyor. Bulunduğu yer rüzgarın getirdiği yön
zaten ama yine de alınabilecek tedbirler varsa çok fazla, koku önlenebilir mi
veya belediyemiz bununla ilgili ne tür tedbir alır bilmiyorum. Buradan en
azından belediyemize çağrımız olsun. Konuyla ilgili bir tedbir alınırsa
özellikle oraya yakın yörede oturan insanlarımız rahat bir nefes alır. Ayrıca
ilimizle ilgili bir diğer şikayet konusu mahalle aralarındaki parklardan çok ciddi
şekilde şikayet var. Belediyemizin bu parkları mercek altına lazım. Parklar
yapılıyor, bakanı koruyanı olmadığı için heba oluyor gidiyor. Bu milletin parkı
Sarhoşu, ayyaşı, bağımlısı, huzursuzluk vereninden dolayı o çevrede oturan
ailelerden cemiyetimize çok ciddi manada şikayetler var. Her parka bir büfe
yapılabilir. Her parka bir çay bahçesi yapılabilir. Her parka bir tane eleman
istihdam edilebilir. Kıyamet değil. O kadar yatırım yaptınız, her parka bir
eleman istidamı yapılabilir. Gece buraların güvenlik tedbiri alınabilir.
İnsanlarımızın huzuru için belediyemizin ilgili biriminin bu sese kulak
vermesini ve bu sorunun ilimizde çözmesi arzularımız arasındadır ve bize gelen
sorulardandır” diye konuştu.
Turizm merkezi Nemrut Dağı’na giriş ücretlerinin yüksek
olduğunu belirten Dişkaya, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Nemrut’a kişi başı giriş ücreti 30 TL çok
yüksek. Sayın valim 30 TL bir kişi için gerçekten çok yüksek. Bu parayı kim
alıyor bilmiyorum ama bu konuya valilik makamımızın veya turizm müdürlüğümüzün
bir el atmasını bekliyoruz. 30 olmasın 10 lira olsun. 10 kişilik bir aile gitse
300 TL. Gerçekten biraz fazla gibi. Kahta’da barajda HES’in sebep olduğu balık
katliamı oldu. Tarım il müdürlüğümüzü buradan göreve davet ediyoruz. Bu balık ölümlerinin
sebebi nedir? Sebep olan kimdir? Bu katliamı yapan kişi ve kurumlar hakkında
gerekli işlemlerin yapılmasını arzu ederiz, talep ederiz. Besni’den İmam Doğan
Çakırhüyük, beldesinde sağlık ocağımız kapatıldı. Bir enjeksiyon için bir
fukara özel bir araç tutup parasıyla gitmesi gerekiyor. Parası olmayan
gidemiyor. Mağdur olduk. Bu enjeksiyonlarla ilgili en azından temel sağlık
hizmetlerinin verilebildiği bir sağlık ocağımızın süratle hizmete açılmasını
talep ederiz.’ diyor. Bizler de tercüman olarak buradan arz etmiş olalım. Sayın
sağlık müdürümüzün duyarlılığını biliyoruz. Zannediyorum konuya el
atacaklardır. Doğan ‘Karakolumuz
kapatıldı. Güvenlik endişesi taşıyoruz. ’ diyor. Herhalde bu genel bir yasal
düzenleme. Biz yine de söyleyelim. Çakırhüyük ile ilgili ciddi bir güvenlik
endişesi yok ama sayın komutanım konuya gerekli ilgiyi gösterir.”
Dişkaya, konuşmasının sonunda ise, Adıyaman tütünü
hakkında yaşanan problemleri şöyle sıraladı; “Tütün, Adıyaman’ın aşı. Tütün,
Adıyaman’ın ekmeği. Tütün Adıyaman’ın geleceği. Sulu tarıma geçmediğimiz için
insanımız tütününü ekiyor, biçiyor, satıyor, geçimini idame ettiriyor. Bu sorun
gerçekten herkesi ilgilendiren bir sorun. Ama sorunun biraz yanlış zeminlerde
tartışıldığını, yanlış mecralara çekildiğini, farklı bir takım şeylerin
olduğunu da gözlemliyoruz. Şöyle ki işin siyasi boyutu bir yana. Yani biz tütün
üzerinden siyaset yapılmasının asla doğru bir şey olmadığını beyan edelim
öncelikle. Çünkü insanların ekmeği üzerinden siyaset olmaz, olmamalı. Kim yasakladı?
Sen yasakladın, ben yasakladım. Bu Anasol-M Hükümeti zamanında yasaklanan bir
hadise. Kemal DERVİŞ yaptı. Philip MORRİS’e sattı bizi. Ankara’ya giden ekibin
içinden bir tanesi de bendim. Gittik, dedik yapmayın, etmeyin, bakın bu millet
biter, Adıyaman biter, tütün eken biter. Koca koca bakanlar bizi ağırladı.
Valileri aradı. Dediler ki ‘Sayın Valim biz bu yasayı çıkardık ama lütfen siz
kanunu uygulamayın, tütün satanları yakalamayın.’ Böyle garip bir şeyle de yüz
göz olduk döndük. Aradan 20 sene geçti. Ak Parti iktidar. Bir kısım diyor ki,
20 yıl içinde bu yapılamaz. Uluslararası bir sözleşme var, beyan var. Yırtıp
atamaz mısın atabilirsin. Keşke yapılsa. Bunu biz arzu ediyoruz. Fakat şimdi
günümüzde tütün olayı bizim teyit ettiğimiz, gördüğümüz kadarıyla nedir? Çelikhan Tütüncülük Kooperatifi 287 tane
üyesiyle bir açıklama yaptı. Gazetemizde de yer aldı. Derdini şöyle anlatıyor.
Çünkü ekici onlar, tütün ekici onlar. Ben değilim. Diyor ki, ‘Biz tütünümüzü
ekiyoruz. 60 liradan 70 liradan tüccar bizden alıyor. Götürüyor bunu 150
liradan satıyor. Ticaret. Peki, bu kooperatifi biz kurarsak, bu tütünü direk
biz satarsak 70 liradan değil 150 liradan satacağız. Tütünü eken 2 kat fazla
para kazanacak ve zenginleşecek. Bu iyi. Onun için bu kooperatiflerin seslerine
kulak vermek lazım. Hükümet yetkililerinin kooperatiflerle süratle bir araya
gelip onların taleplerini dinlemesinde fayda var. Mesela verginin ben yüzde
70’ten yüzde 40’a düştüğünü biliyorum ama bunun daha da yüksek olduğunu
söylüyorlar. Bu konuda bir düzenleme yapılabilir mi? Tütün öyle veya böyle
ekilmeli ve satılabilmeli. Devlete de vergisini makul şekilde vermeli. Zaten
üretici de vergisini veriyor. İkinci boyut da bizim gördüğümüz kadarıyla bu
işin ticaretini yapanlar var. Bu işin ticaretinde çok para kazanma hırsıyla,
sıfır gümrükle getirilen tütünlerin burada bir takım pazarlarda bir takım
işlemlere tabi tutulduğu, kimyasallar atıldığı, saç boyası atıldığı, bunun
kanser yapacağını hesaba katmadan, insanları öldüreceğini hesaba katmadan,
Adıyaman tütününün markasına da zarar vereceğini hesaba katmadan bu işin
yapıldığı söyleniyor. Burada da iş kime düşüyor? Burada da iş devletin yetkili
kurumlarına düşüyor. Bu zehirlenmeye devlet yetkililerimizin izin vermemesi
lazım. İnsanların sağlığı tütünden de önemli, paradan da önemli. Bu da bizim
ayrı bir çağrımız olsun. Fakat bu kooperatiflerin tütünü rahatça satabilmesinin
yolunun açık olduğunu, her türlü imkanın sağlandığını söylüyor siyasiler.
Kooperatif de bunu söylüyor. Bunun ete kemiğe bir an önce büründürülmesi ve bu
meselenin noktalanması lazım. Adıyaman’ın geleceğiyle kimsenin oynamaması
lazım. Adıyaman eylem yapacak bir il değil. Adıyaman devletiyle kavga edecek
bir il değil. Ama birileri de buna teşvik tahrik ediyorsa onun da tedbirlerinin
alınması lazım. Yasal tedbirlerin de üretici için boşluk varsa alınması
lazım. Yine bu tütünle ilgili çok fazla
girmiyorum. Ziraat odasına iş düşüyor. Siyasilerimiz ve kooperatiflerimizin 6
ay içinde bu işi bitirmesi bizim temennimiz. Bizim istediğimiz ilin huzurlu şekilde,
tütün ekenlerin de çoluk çocuğunun ekmeğini onuruyla şerefiyle kazanmasının
önünü açmak. Bizim talebimiz ve çağrımız bu.”
İlk Yorumu Yap