Av. Zeynep Saya’dan Çoklu Baro Sistemine Tepki!

Av. Zeynep Saya’dan Çoklu Baro Sistemine Tepki!

 

İstanbul’un ardından Ankara’da da çoklu baro kurma adımları atılmaya başlandı. Adıyaman Barosu Avukatlarından Zeynep Saya, yeni baro kurulması atılan adımları eleştirerek, “Biz avukatlar susmayacağız biat etmeyeceğiz, cüppelerimize ilik açtırmayacağız, ayrışmayacağız” dedi.

Av. Zeynep Saya,7249 sayılı avukatlık kanunu ile bazı konularda değişiklik yapılmasına dair kanun kapsamında İstanbul 2. nolu baronun kurulması için Türkiye Barolar Birliği’ne müracaat edilerek üye olunması için elektronik imza sürecinin başlatılmasına tepki gösterdi.

Çoklu baro sistemine karşı çıkan Av. Zeynep Saya; “Bütün direnmelerimize, cübbeli yürüyüşümüze, meclis önünde oturma eylemlerimize ve uyarılarımıza rağmen avukatları bölmeye devam ediyorlar. Hukuk devleti ilkesi yargının diğer erklerden bağımsız olmasını gerektirir. Çoklu baro düzenlemesindeki hedef İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi 5 bin ve üzerinde avukat üyesi bulunan baroların Türkiye Barolar Birliği’ndeki temsil gücünü düşürmektedir. Bu düzenlemenin amacı baroları susturmak olsa da susmayacağız ve biat etmeyeceğiz. “Baroların bölünmesi” demek tarihten de çok iyi bildiğimiz gibi “işkencelerin hortlaması ve kötü muamelenin önünün alınamaması” demektir. Durum bu kadar tehlikeli ve ciddidir. Aslında barolara yönelik bu saldırı doğrudan halkımıza yöneliktir. Barolar mevcut durumda kadın ve çocuk hakları başta olmak üzere toplumun dezavantajlı guruplarının hakları için çalışmaktadırlar. “Savunmanın susturulması” demek aslında “halkın ömügüne çökülmesi” demektir. Bugüne kadar avukatların sadece cübbesi vardı ve kime yakın olduklarını duruşma esnasında asla bilmediniz” dedi.

Çoklu baro sisteminde her baronun, her avukatın inandığı siyasi gücün açıkça ortada olacağını ileri süren Zeynep Saya; “Yandaş avukat ise savunma yapamaz. Mahkemelerin ve diğer yargılama makamlarının duruşma esnasında devlet kurumlarına karşı savunma yapan avukatın siyasal kimliğini aidiyetini bilmemesi gerekir. Böylesi bir durumda mahkemeler ve diğer yargılama makamları bu durumdan etkilenir. En kötüsü de iktidarın güdümündeki yandaş barodan gelmiş bir avukatın hakimi, savcıyı etkilemesi ve yurttaşın hakkını savunmaması veya savunmaması olur. Çoklu baro sistemi mahkemelerde hak arayacak vatandaşın karşısına birden çok siyasi görüşü olan avukatın çıkabileceği bir hukuk sistemi yaratıyor. Örneğin “sosyal medyada Cumhurbaşkanına hakaret etti” iddiasıyla hakkında dava açılacak bir vatandaşın ekonomik zorluktan ötürü kendisi için avukat tutamayacağı durumlarda bu kişi için mahkeme barodan avukat isteyecek. Baro da duruşmaya avukat atayacak. Peki bu avukat hangi barodan gelecek? Çoklu baro yapılanmasının bir kentteki birden fazla baroda avukatları siyasi kimliklerine göre ayıracağı kaçınılmazdır. İyi ki henüz Adıyaman Barosu olarak küçük bir baroyuz. Ama ilerde bizimde parçalanacağımız aşikardır. Çoklu baro sistemi hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını korumak için çalışan baroları işlevsiz kılacaktır. Yeni yasal düzenleme ile avukat sayısı 5 binden fazla olan tüm illerde en az 2 bin avukat bir araya gelerek yeni bir baro kurabilecektir. Bu düzenlemeden şimdilik İstanbul’daki Ankara’daki ve İzmir deki büyük barolar etkileniyor. Aslında bu müdahale barolardan ziyade yurttaşa gelmiştir. Baroların yurttaşın hakkını, hukukunu savunmasını engelleyecektir. Çok net olarak iki tane Cumhurbaşkanı nasıl olmazsa anayasa gereği bir ilde de iki tane baro da olmamalıdır. Olursa anayasaya aykırı olur. Anayasa Mahkemesi’nin bu anayasaya aykırı düzenlemeyi iptal edeceğini düşünüyorum. Oysa bugün Türkiye’de hakimler ve savcılar hükümete bağlı hale getirilmişlerdir. Bağımsız karar aldıklarında ya meslekten ihraç ediliyorlar yada sürgüne gönderiliyorlar. Hakimler ve savcıların bu mevcut durumu karşısında bugün mahkemelerde halkın hakkını sadece avukatlar savunabilir. CHP çoklu baro düzenlemesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Savunma makamı olan barolar yargının son kalesidir, avukatlar yeni baro girişiminde bulunarak son kalenin kaybedilmesinde günaha ortak olmamalıdır. Çünkü başkalarının günahı bizi aziz kılmıyor!” diye konuştu.

İlk Yorumu Yap

Yorum Yap