Bu kez de tamam inşallah…
Mehmet Metiner, Yeni Şafak’taki köşesinde “Bu kez de
tamam inşallah…” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Metiner’in Bu kez de tamam inşallah… Yazısı;
Abdullah Gül, AK Parti lideri ve o tarihte Başbakan
olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından aday gösterildiğinde 367 katakullisiyle
tasfiye edilmek istenmişti. Cumhuriyet Mitingleri adıyla düzenlenen o sivil
görünümlü darbeci zihniyetin sokaklarda yapıp ettiklerini de herkes hatırlar.
Demokrasi ve hukuk adına tam bir utanmazlık örneğiydi. Ne yazık ki dönemin
Anayasa Mahkemesi, hukuksal bir cinayetin altına imza koymaktan çekinmemişti.
Şimdi aynı şey Reis için yapılmak isteniyor. Pandemi
dolayısıyla kötüleşen ekonomik koşullarda Reis’i alaşağı edeceklerinden emin
olan muhalefet bloku, Reis’in adaylığının tartışma konusu dahi edilmemesi
gerektiğini savunurken birdenbire çark ederek tersini söylemeye başladılar.
Niçin mi? Besbelli: Reis’in karşısında bir kez daha yenileceklerini gördüler. O
yüzden Reis’in 2 dönem CB görevini yaptığını, dolayısıyla aday olmasının
hukuken meşru olmadığını gündeme taşıdılar.
***
Çok açık söylüyorum: Bu yeni bir 367 katakullisidir.
Demokratik siyaset adına utanç verici bir şeydir. Sandıkta yenemeyeceğini
gördükleri bir adayı, sistemik bir kriz yaratarak tartışma konusu yapmak ve
buna Anayasa’yı gerekçe göstermek, tutarsızlıkla beraber utanmazlık örneğidir.
Tutarsızlık şurada: Sabah akşam Erdoğan’ın artık
seçilemeyeceğinin kesin olduğunu, kamuoyu anketlerinde bunun apaçık görüldüğünü
söyleyen siz değil misiniz? O vakit korkunuz niye? Madem Erdoğan kesin gidici,
bırakın da sandık yoluyla gitsin. Hem bu değişimi normal yollarla
gerçekleştirmiş olacaksınız hem de Erdoğan gibi efsanevi bir lideri yenerek
siyaset tarihine adınızı siyasi kahramanlar olarak yazdırmış olacaksınız. Bunu
yapmak yerine 367 desisesinin yeni versiyonunu tedavüle sokmak da neyin nesidir?
Besbelli kendi iddialarınıza kendiniz inanmıyorsunuz, yani Erdoğan karşısında
bir kez daha hezimete uğrayacağınıza inandığınız için bu tür hileli bir yola
başvuruyorsunuz. Tutarsızlığın dik âlâsıdır bu.
***
Yenileceklerine öylesine inanıyorlar ki kılıf için
argümanlarını şimdiden oluşturmaya başladılar bile.
YSK üzerinden başlattıkları aleyhte kampanya bunun
bir örneği. Değerli YSK üyelerinin Erdoğan yanlısı militanlardan oluştuğunu
söyleyecek kadar işi ileri götürdüler. Neymiş, Erdoğan’ın Anayasa gereği aday
olup olamayacağı YSK’ya sorulursa, YSK’nın, Erdoğan’ın adaylığının Anayasa’ya
uygun olacağına dair görüş bildireceğini söylüyorlar peşin peşin.
Çünkü kendileri pekâlâ biliyorlar ki Erdoğan’ın
adaylığı konusunda Anayasa’ya aykırılık söz konusu değil. O yüzden YSK’nın
vereceği kararı önceden bilebiliyorlar. Ama böyle bir karar çıktığında seçim
öncesinde tozu dumana katacaklar. “Biz demedik mi” diyecekler. “TSK tam da
öngördüğümüz kararı verdi. Çünkü YSK Başkanı ve üyeleri militan.” Seçimde
yenildiklerini gördüklerinde de meşruiyet tartışması açacaklar. Arkalarına
alacakları malum dış güçlerin desteğiyle Reis’in seçilmesine gölge
düşürecekler. Milleti ayrıştırıp çatıştırma yoluna gidecekler. Oyunları bu.
Çünkü biliyorlar ki yenildiklerinde artık tamamen bitecekler. Siyaseten tasfiye
olacaklar.
***
İşin gerçeği şu: Referandumla birlikte milletimiz
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde karar kıldı. Kabul edilen yeni Anayasa’yla
birlikte yeni bir sisteme geçildi. Yeni sistemde Cumhurbaşkanı’nın iki defa
seçilebileceği öngörülüyor. Yani yeni sistemle birlikte iki defa Cumhurbaşkanı
olunabiliyor. Meclis’te kabul edilen Anayasa değişikliği teklifinin
gerekçesinde de bu değişikliğin yeni sistemle birlikte cari olacağı, yani
geçmişte Cumhurbaşkanlığı görevini yapmış olanları kapsamadığı, yeni sistemde
her Türk vatandaşının iki defa aday olup seçilme hakkına sahip olduğu sarahaten
belirtiliyor.
Bu gerçeklik gün gibi ortadayken Erdoğan’ın ikinci
defa aday olma hakkını gayrı meşru bir siyaset diliyle ve 367 katakullisi
benzeri yöntemlerle gasp etmeye çalışmak, siyasi bir zavallılığın ötesinde
ayıplı bir durumdur.
***
Ne yaparsanız boş.
Yenileceksiniz.
Sahada dolaşıyoruz.
İl il, ilçe ilçe.
Milletin tercihi Reis’ten yana.
Bu kadar korku, telâş ve hilenin sebebi de bu zaten.
Anayasa’yı paramparça etmek
1982 Anayasası, 12 Eylül faşist darbecilerin
Anayasa’sı. Bürokratik vesayetin millet iradesinin üstüne çıkartıldığı ve milli
iradenin de kayıtlara-şartlara bağlandığı bir Anayasa’nın demokratik olmadığını
söylemek bile gereksiz. Bürokratik oligarkların ve vesayet organlarının kendini
seçilmiş siyasi iradenin üstünde gördüğü, en fenası siyasi otoriteye meydan
okuduğu bir dönemde, Cumhurbaşkanı’mıza yönelik Anayasa referanslı saldırılara
cevap verirken “Vesayetin son kalesi olan Anayasa’yı paramparça edeceğiz”
sözümden kastımın “Asker-sivil bürokratik vesayeti sonlandırmak” olduğu apaçık
iken, kastımın Anayasa’nın ilk dört maddesi olduğunu iddia edenler, bilesiniz
ki bühtan ediyorlar.
Hemen belirteyim ki Anayasa’nın ilk dört maddesiyle
hiç bir sorunum yoktur. İlk dört maddeye karşı olanlara da karşıyım. Benim
böyle düşündüğümü beni tanıyan herkes bilir. Buna rağmen kastımın ilk dört
maddeyi paramparça etmek olduğunu söyleyenler, çarpıtmanın ötesinde bir kötücül
siyaset izliyorlar.
Devletin bekasını ve milletin birliğini temin etmek
için canhıraş bir biçimde mücadele ettiğimiz bir dönemde, bizden rahatsızlık
duyan PKK’nın yanına kendilerini Türklük üzerinden yerleştiren kimi çevreleri
de not ediniz derim.
Düşmanlık hukukuyla dahi bağdaşmayacak kötücül
desiselere ve çarpıtmalara tenezzül edenleri, aziz milletimizin vicdanına
havale ediyorum.
Mehmet Metiner
İlk Yorumu Yap