Metiner, Sabah Gazetesinin Manşetindeydi
AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet
Metiner, Sabah Gazetesine verdiği demeçte: ?Hala Cumhurbaşkanı?nı tebrik
etmeyen, her fırsatta Paralel Yapı?ya destek çıkan Haşim Kılıç?ın başkanlık
yaptığı Yüce Divan?a güvenmiyoruz. Yargıda aklanan 4 bakan arkadaşımızı siyasi
kararlar veren AYM?nin pençesine bırakmamız Paralel yapının zaferi anlamına
gelir.? dedi.
Meclis Araştırma Komisyonu bugün istifa eden
4 Bakan hakkında kararını verecek. Komisyon Yüce Divan yönünde bir karar
verirse yargıda aklanmış olan 4 bakan bu kez siyasallaşan, Paralel yapıya
destek mesajları veren, başkanı düzeyinden ihsas-ı reyde bulunan bir mahkeme
tarafından yargılanacak.
Yüce Divan tartışmalarının başladığı günden
bu yana Paralel medya ve onun peşinden gidin CHP medyasında AK Parti içinde bir
kırılma yaşandığı, genel eğilimin Yüce Divan yönünde olduğunu iddia eden haberler
çıkıyor.
Peki bu iddialar ne kadar gerçeği
yansıtıyor? AK Parti bu konuda ikiye mi bölündü? Bugün Meclis Araştırma
Komisyonu'ndan nasıl bir karar çıkacak? Bu soruları AK Parti Adıyaman
Milletvekili Mehmet Metiner'e sorduk.
Meclis
Komisyonu Kurulması Hataydı
-Baştan
bu yana istifa eden 4 bakanla ilgili Meclis Araştırma Komisyonu'nun kurulmasına
itiraz ettiniz. Bu itirazınızın nedeni neydi?
Çok açık ve net söyleyeyim. Bizim komisyonun
oluşmasına evet dememiz siyaseten bir hataydı. O zaman bir tuzak kuruldu ve
maalesef bu tuzağa düştük. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonunun bir darbe
teşebbüsü olduğunu hem de bu komisyonun kurulması gerektiğini söylüyorduk. Bu
çelişkidir, ikisi bir arada olmaz. Bu konudaki görüşlerimi yetkili kurullarda
söyledim ama böyle bir karar çıktı. Bence buna gerek yoktu. Arkadaşlarımızı
gereksiz yere böyle bir tartışmanın içine attık. Ben arkadaşlarımızın böyle bir
suçu işlediklerine inanmıyorum. Böyle bir suçu işlediklerini düşünsem bugün çok
daha farklı konuşurdum. Suç işlemediklerine inandığımızı söyleyeceğiz, hem de
takipsizlik verilen bir davadan dolayı Yüce Divan'da paralel unsurlarının önüne
yem olarak atacağız.
-17 ve
25 Aralık operasyonları yargıda takipsizlik aldı. Yargıdan çıkan bir sonuç
istifa eden 4 bakanın da aklanmış olduğu anlamına gelmiyor mu? Neden bir de
Yüce Divan'da yargılanması isteniyor?
Hem aklanmış olmaları anlamına geliyor hem
de 17 ve 25 Aralık operasyonlarının bir darbe girişimi olduğu anlamına geliyor.
Mahkeme dosyaya takipsizlik verirken bu darbe girişimine de vurgu yapıyor.
Mahkeme takipsizlik verdiği halde, bizden 4 arkadaşımızı tarafsızlığını
yitirdiği herkes tarafından kabul edilen Anayasa Mahkemesi'nin pençesine
atmamızı bekliyorlar. Anayasa Mahkemesi'nden adaletli bir karar bekleyeceğiz, orada
aklansın gelsinler diyeceğiz öyle mi? Bu kadar husumet dolu mahkemeye nasıl
güveneceğiz?
Yüce
Divan'ı Kabul Etmiyorum
-Yüce
Divan'da adil bir yargılama yapılacağını düşünmüyor musunuz?
AYM'yi "Yüce Divan" olarak
görmüyorum. Ne "Yüce Divanı"ymış bu! Kim onlara bu unvanı verdi.
Darbeciler! Reddediyorum? "Siyasi infazın" yapıldığı ve "siyasi
mahkeme" olarak çalıştığı bilinen bir vesayet organının "yüce
divan" olarak kabul edilmesini reddediyorum?AYM darbe ürünü bir vesayet
organıdır. Dolayısıyla orayı "Yüce Divan" olarak telakki etmek, bir
vesayet organını yüceltmek anlamına gelir ki bu demokrasi ve hukuk adına kabul
edilebilir bir durum değildir? Eski Türkiye'nin tüm vesayet kurumları tarihe
uğurlanmalıdır diyorum?
-Tavrınızın
net olduğunu görüyorum ama yine de sorayım. Yüce Divan konusu meclise gelirse
sizin tavrınız ne olacak?
Burada adil bir karar çıkacağını düşünsem,
yargıda aklanmış olsalar da ben de Yüce Divan'a evet diyebilirim. Ama orası bir
siyasi mahkeme. Hangi olaylarda ne tür kararlar verdiklerini biliyoruz. Hem
arkadaşlarımız işlemedikleri bir suçtan dolayı bu siyasi yargılamaya maruz
kalacaklar hem de paralel darbe teşebbüsü ile ilgili bütün söylediklerimiz boşa
çıkmış olacak. Paralel yapı burada büyük bir zafer kazanacak. Burada başka tuzaklar
da var.
Kılıç
Erdoğan'ı Hala Tebrik Etmedi
-Ne
gibi tuzaklar mesela?
İkinci tuzak süregelen davada takipsizlik
kararı verilmiş olmasına rağmen hala Yüce Divan tartışması yapıyor olmamızdır.
Bakanlarımızı Yüce Divan'da kim yargılayacak? Haşim Kılıç'ın başkanlığındaki
Anayasa Mahkemesi. Peki bu mahkemeye biz nasıl güvenebiliriz?. Paralel yapıya
arka çıkan, Cumhurbaşkanımıza, AK Parti hükümetimize alanen hakaret eden,
ihsas-ı reyde bulunan, Sayın Cumhurbaşkanını tebrik etmeyen Haşim Kılıç'ın
mahkemesine nasıl güvenebiliriz?
-Sayın
Cumhurbaşkanını tebrik etmedi derken neyi kastediyorsunuz?
Haşim Kılıç'ın hala 10 Ağustos seçimlerinden
sonra Sayın Cumhurbaşkanımızı tebrik etmediğini biliyor musunuz? Haşim Kılıç
halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı'nı neden tebrik etmez hiç düşündünüz mü?
Burası Yüce Divan değil siyasi kapandır. Biz bu kapanı pazartesi günü
paramparça etmemiz lazım. Toplanacak olan komisyonumuzun değerli üyelerinin bu
oyunu bozması gerekir.
-Bir
de "yolsuzluk varsa aklansınlar" gibi masum görünen aslında tuzağın
bir parçası olduğu hissedilen bir söylem var.
Yolsuzlar konusunda bütün partilerden daha
duyarlıyız. Ancak 17 Aralık ve 25 Aralık süreci bir yolsuzluk değil darbe
operasyonudur. Bu yargı marifetiyle tespit edilmiştir. Kamuoyunun çoğunluğu da
bu şekilde düşünüyor. Buradan geri adım atmamız kurulan tuzağa düşmek anlamına
geliyor. Birileri çok sofistike bir şekilde Erdoğan dönemine karşı bir siyasi
hat inşa etmeye çalışıyor. Reddi miras anlamına gelen bu siyasi hattın somut
göstergesi Yüce Divan tartışmalarıdır.
AK
Parti'de Fikir Ayrılığı Yok
-Pazartesi
günü (bugün) Meclis Araştırma Komisyonu'ndan nasıl bir karar çıkmasını
bekliyorsunuz?
Türkiye'nin ana muhalefet partisi elindeki
yargı gücünü kötüye kullanan Anayasa Mahkemesi'dir. Arkadaşlarımızın bunu
görmesi lazım. Bu kadar saf değiliz, bu kadar kör değiliz. Yüce Divan'a
gönderme fikri AK Parti'nin içindeki birliği bozmaya yönelik bir siyasi
operasyondur. Pazartesi günü arkadaşlarımızın bu oyunu bozacağını ve Yüce Divan
fikrine hayır diyeceklerini düşünüyorum. Başka türlüsü aklımın ucundan bile
geçmiyor.
-AK
Parti'nin Yüce Divan konusunda ikiye bölündüğü yönünde haberler yapılıyor.
Böyle bir bölünmeyi hissediyor musunuz?
Ben AK Parti'de böyle bir kırılma ya da
fikir ayrılığı olduğunu düşünmüyorum. Partili arkadaşlarımız kendilerine nasıl
bir tuzak kurulduğunun farkında. Bu oyunu bozacaklarına olan inancım tamdır. 30
Mart ve 10 Ağustos seçimlerinde hakkımızda söylenmedik söz kalmadı. Her iki
seçimden de zaferle çıktık. Halkımız partimize ve Sayın Erdoğan'a duyduğu
güveni ortaya koydu.
Davutoğlu
İle Erdoğan'ın Arasını Asla Açamazlar
-Bir
de Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan arasında görüş ayrılığı olduğu sık
sık gündeme getiriliyor. Bu dedikodular her fırsatta yalanlanıyor. Siz bu konuda
ne düşünüyorsunuz?
Abdullah Gül üzerinden yapmak istedikleri
tuzağı şimdi Başbakanımız Sayın Davutoğlu üzerinden kurmaya çalışıyorlar. Sayın
Gül bu tuzağa gelmedi. Partimizin Genel Başkanı ve Başbakanımızın bu tuzağa
geleceğine asla inanmıyorum. Çünkü Erdoğan ve Davutoğlu liderliği bir bütündür.
Şimdi bu bütünü parçalamaya yönelik paralel atraksiyonlarla karşı karşıyayız.
Yüce Divan bu atraksiyonların çok önemli bir ayağını oluşturuyor. Partimizin
içine oynuyorlar. "Davutoğlu ile beraber yeni bir sayfa açalım"
söylemleri ile AK Partili gibi görünerek suret-i haktan gibi görünerek paralel
bir operasyon yapılmaya çalışılıyor.
-Burada
yapılmak istenen nedir peki?
Hedef hiç şüphesiz Paralel çeteye diz
çöktüren Sayın Erdoğan'dır. 7 Şubat'ta Hakan Fidan üzerinden Sayın Erdoğan'a
ulaşmak isteyen bu çete, şimdi Yüce Divan üzerinden bu oyunu kurgulamaya
çalışıyor. Bu parelel eli kırmamız gerekiyor. Bizim ödün vermememiz gerekiyor.
Haşim
Kılıç Pişkinlik Yapıyor
-Haşim
Kılıç konuşmuyorum diyor ama Cumhuriyet'in ardından Sözcü'ye de açıklama yaptı.
Haşim Kılıç, Sözcü gazetesine
"Üyelerimize baskı yapılıyor" diyor. Be adam, asıl siyaset kurumuna
baskı yapan sizsiniz? Bu ne pişkinliktir ya?Parlamentoya ve siyaset kurumuna
ayar çeken bir vesayet organının başının kalkıp baskı kelimesinin arkasına
gizlenmesi ayrıca düşündürücüdür. Yavuz hırsız misali? Biz AYM üzerinden
siyaset kurumuna ayar çekilmesine ve meclis iradesinin zapt-u rapt altına
alınmasına izin vermeyiz?
-Haşim
Kılıç'ın siyasi iktidarla ve özellikle Sayın Erdoğan ile nasıl bir sorunu var
sizce?
Birincisi Erdoğan'ın liderliğinden rahatsız
olan çevrelerle organik ve inorganik bağlantısı var. İkincisi Erdoğan'dan
beklediği ilgiyi ve alakayı görmemiş olabilir. Üçüncüsü de paralel yapı çok
sinsi ilerliyor. Hiç beklemediğiniz insanları teslim alabiliyor. Haşim Kılıç
hangi kategoriye giriyor bilmiyorum. Her üç kategoriye de girmiş olabilir.
Paralel yapının varlığına inanmadığını söyleyen TÜSİAD ile aynı yerde duruyor.
Erdoğan'ın liderliğini bitirmeye çalışan üst aklın yazdığı senaryonun bir
figüranı konumuna düşmüş durumda. Artık Anayasa Mahkemesi'nin başına
yakışmıyor. Muhafazakar ve dindar çevrenin sandığının tam tersine üst aklın bir
parçası olduğunu düşünüyorum.
Üslubu
Çirkin Ve Yakışıksız
-Yargıda
ve özellikle AYM'de Paralel kadrolaşmadan bir kez bile şikayet etmeyen Haşim
Kılıç'ın son Yargıtay atamaları ile ilgili olarak "yargıya kamyonlarla
adam taşıyorlar" demesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok yakışıksız ve çok saygısız bir yaklaşım
bu. Haşim Kılıç hangi özelliğinden dolayı oraya getirilmiştir. Kimleri aracı
kılarak Turgut Özal'ı ikna edip o makama gelmiştir. Ben yeni dönemde Yargıtay'a
seçilen bu arkadaşlarımıza yönelik bu çirkin sözlerini reddediyorum. Haşim
Kılıç hukukçu değil, çok kötü bir siyasetçi profili çiziyor. Mart'tan sonra
konuşacağım demiş. Konuşmayan hali bu ise Anayasa Mahkemesi'nin halini siz
düşünün. Hodri meydan. 13 Mart'ı beklemesin, heybesinde ne varsa hepsini
şimdiden döksün. Ama sonucuna da katlansın. Onun söyleyecekleri varsa bizim bin
kat daha var. Bizim yumuşak karnımız yok. Korkumuz da. Asıl Haşim Kılıç
düşünsün?
İlk Yorumu Yap