Boynukara Şeytanlığın Her türünü İyi Yapıyorlar
Ak Parti Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara, Fetö'nün darbe
girişimini milletin kendisinin önlediğini söyledi.
Boynukara,
yaptığı açıklamada, yapılmak istenenin, gerçekliği içermeyen
genelleştirmelerle, toplumsal vicdanı kıstırmak olduğunu söyledi.
"Tek
bir kişinin dahi haksız yere sıkıntı çekmesine izin verilmemesi ne kadar
önemliyse, yargılama süreçlerine ilişkin genelleme yaparak vicdanlara dönük
konuşmak ve buradan hareketle tutum almak da o kadar sorunludur, art
niyetlidir" diyen Boynukara, şöyle konuştu:
"Askeri
darbeler, tek başına hükümetleri devirmek için yapılmaz. Dikkat edilmesi
gereken asıl olgu, salt görünür kısmın arkasında yer alan örtülü amaçlardır.
Darbeciler ve hempaları, gizli hedefleri ortaya çıkarmayı ve bunlara karşı
gerekli tedbirleri almayı engellemek için, darbelerin sonucu olan
yargılamaların konuşulmasına özen gösterirler. Medya üzerinden kamuoyunu
yüzeysel bir değerlendirmeye mecbur bıraktıkları ve bu amacı profesyonelce
organize ettikleri için 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinin arkasına
gizlenmiş örtülü amaçlara, ancak darbelerden uzun yıllar sonra vakıf olabildik.
Toplumu bu tuzakta tutmak için ise bir yandan mağduriyet ve öte yandan
hamaset dili ön plana çıkartıldı. Bu ciddi bir tuzak! Bu tuzağa düşmenin,
ülkenin geleceğini bloke etmek anlamına geldiğini idrak etmekte fayda var.
Dolayısıyla; ülkenin, milletin ve umudunu bu millete bağlamış mazlum halkların
geleceğini teminat altına almak için bu süreçleri konuşmakta yarar var"
Arkadaş
kuşatmasının önemli olduğuna dikkat çeken Boynukara, "Küresel istihbarat
örgütü tarafından oluşturulmuş ve cemaat diye sunulan FETÖnün darbe
girişimini, milletin kendisi önledi. Ancak önlenmiş olan bu darbe girişiminin
başka bir formada ülkeyi kuşatmaması için duyarlı olmakta yarar var. Mevcut
durum analiz edildiğinde, FETÖcü anlayışın, sahiplerinden almış oldukları
taktiklerle, beş temel nokta üzerinden ülkeyi kuşatma altına almak istediği
görülüyor"dedi.
ŞEYTANLIĞIN
HERTÜRÜNÜ İYİ YAPIYORLAR
Fetö'nün
istismarına açıklık getiren Boynukara, şunları kaydetti:
"Karşımızda
toplumun tüm kılcal damarlarına nüfuz etmiş ve istihbarat ağı kurmuş bir terör
örgütü olduğu gerçeğini unutmamakta büyük yarar var. Şeytanlığın her türünün
nasıl yapılacağını çok iyi biliyor. Büyük şeytan tarafından yetiştirilmiş bir
örgüt! Söz konusu terör örgütünün ve sahiplerinin üzerinde yoğun olarak
çalıştığı alanlardan birisi, yargılama süreçlerine ilişkin mağduriyetler
oluşturarak, toplumsal vicdanı kıstırmak ve bloke etmektir. Haklı ile haksız,
suçlu ile suçsuz ayrımına özen gösterilmesi ayrı, toplumsal vicdanı esir almak
ayrı. Yapılmak istenen, gerçekliği içermeyen genelleştirmelerle, toplumsal
vicdanı kıstırmaktır. Tek bir kişinin dahi haksız yere sıkıntı çekmesine izin
verilmemesi ne kadar önemliyse, yargılama süreçlerine ilişkin genelleme yaparak
vicdanlara dönük konuşmak ve buradan hareketle tutum almak da o kadar
sorunludur, art niyetlidir. Bu nedenle, büyük oyuna dikkat edilmeli. Örgütün
kirli ve kanlı amaçlarını yok sayarak, toplumu vicdan azabı içinde bırakmak
büyük hayal kırıklıklarına neden olabileceği gibi, yine örgütün amaçlarını yok
sayarak gönülleri bulandırmaya, kamuoyu vicdanını baskı altına almaya yönelik
çabalara karşı da duyarlı olmak şart. FETÖnün toplumsal vicdanı etkileyerek
sağlıklı yargı sürecini bloke etmeye çalıştığı gerçeğini asla unutmamız
gerekmektedir! Yargılama süreçlerine ilişkin diğer bir sorunlu alan ise
gelecekte siyasi iklim değiştiğinde karşı yargılama yapmak için altlık
oluşturmakdır. Yargının içinde bulunan kimi aktörlerin ve sosyal medya
fenomenlerinin bu konuda özenli bir çalışma içinde olduğu açıktır. Bilinçli
olarak dosya içerikleriyle oynama, dosya içerikleri ile geçmiş arasında bağ
kurma, hukuki dayanakları görmezden gelme, FETÖcü unsurların önceki dönemde
hazırladığı dosya içeriklerini ve isimleri sosyal medya üzerinden servis ederek
geleceğe kayıt düşme
Bu, farklı siyasi menfaatler için ülkenin geleceğini FETÖ
ve FETÖ benzeri örgütlere peşkeş çekmektir, geleceği bloke etmektir"
CEZAEVLERİNDE
BİRLİKTE KALMALARI RİSK
Fetö
üyelerinin cezaevlerinde birlikte kalmalarının riskli olduğunu belirten
Boynukara, "FETÖ terör örgütünün ülkeyi kuşatmaya almak için yoğunlaştığı
alanlardan birisi de, cezaevlerinin durumudur. Cezaevlerinin mevcut koşulları
nedeniyle, birlikte kalmaması gereken sanıklardan bazılarının birlikte kalması
büyük bir risktir. Mevcut duruma ilişkin kimi duyumlar dikkate alındığında,
konunun giderek sıkıntılı bir sürece evirildiği gözleniyor. Darbeye kalkışan,
halka silah çeken, örgütün ana kadrosunu oluşturanlar ile sempatizanların ve
iltisaklı olduğu değerlendirilenlerin birlikte kalmasının ortaya çıkaracağı risklerin
giderek derinleştiğine ilişkin anlamlı duyumlar artıyor. Aslında Türkiye,
cezaevlerinin eğitilmiş kadrolar oluşturma ve yeni stratejiler üretebilme
kapasitesini çok iyi biliyor. Diyarbakır cezaevinin PKK terör örgütü için
üstlendiği misyonu hatırladığımızda konu daha net anlaşılır. Cezaevlerinde
birlikte kalma ve ortak faaliyetler üzerinden birbirlerini etkileme, örgütsel
bağı revize etme/güçlendirme, olası itirafların ve çözülmelerin önüne geçme
gibi alanlarda ince çalışmaların yapıldığı açık. Bu gerçeklikle birlikte,
dışarıdaki geniş kitleyi yönlendirme ve örgütleme ihtimali de dikkate
alındığında konunun önemi bir kat daha artıyor" ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE
KARŞITI LOBİCİLİK YAPIYORLAR
Türkiye
karşıtı lobicilik yaptıklarını belirten Boynukara, konuşmasını şöyle tamamladı:
"FETÖnün
çekirdek kadrolarının darbe/kalkışma öncesi yurtdışına çıktığını, daha doğru
bir ifadeyle çıkartıldığını biliyoruz. FETÖ, uzun yıllardır ilişkide olduğu
istihbarat örgütü aracılığıyla yurtdışında kurmuş olduğu ağı, bu kadroların da
katkılarıyla, yeni bir zemine taşımaktadır. Türkiyeyi ve FETÖ ile mücadele
eden siyasi iktidarı uluslararası sahada zora sokacak çalışmalara odaklanmış
bulunuyorlar. İlişkide oldukları ve yeni ilişki kurdukları istihbarat örgütleri
aracılığıyla kirli bir kampanyaya imza atmaktadırlar. Bu kampanyanın temelini,
Türkiye karşıtı lobicilik, doğru olmayan veriler üzerinden ülkeyi karalama,
kendi kirli ve kanlı emellerini gizleme ve sonuç olarak Türkiyeyi
yalnızlaştırma oluşturuyor. Bunu görmek yetmiyor, asıl olan gerekli tedbirleri
almaktır. FETÖcü kalkışmanın en çok etkilediği alanlardan birisi de
toplumun din, dini faaliyetler ve dindarlara karşı sergilenen tutumlarda neden
olduğu erozyondur. 40 yıl boyunca toplumun kılcal damarlarına sızmasına izin
verilen(!) ve bunun için dini kullanan cemaat görünümlü istihbarat örgütü
FETÖnün, darbe ile toplumun din anlayışı ve dine bakışında neden olduğu
tahribat göz ardı edilmemesi gereken bir husustur. Bu durum üzerinden toplumsal
sosyolojinin değiştirilmek istendiğini görmek gerekir. Bu da farklı bir kuşatma
stratejisidir. Toplumla ilişkisi yok denecek derecede olan ve farklı bir
zeminde küresel istihbarat örgütüyle ilişkide olan kimi siyasi mecralar için bu
durum faydalı gibi görünebilir. Ama ülkenin geleceği açısından büyük bir risk
taşıdığı açıktır. Dini siyasete alet etmeden, inançları doğrultusunda
açık/şeffaf bir siyaset tarzını benimseyenler için bu ciddi bir sorundur ve
üzerinde durulmalıdır. 15 Temmuzun üzerinden bir yıldan fazla bir süre
geçti. Bize düşen, ferasetle çoklu olasılıkları birlikte değerlendirerek
gerekli tedbirleri almaktır. Farklı istihbarat örgütlerinin bu tür alanlarda
çalışmaktan vazgeçmediklerini bilmektir. Bahsettiğimiz noktalar üzerinden
üretilmek istenen kuşatma ise FETÖyle mücadele adı altında örtülü amaçları ve
gizli ajandaları için çalışanlarla değil, bu milletin ve ülkenin geleceğine
kendini adamış insanlarla ancak yarılabilir/aşılabilir. Aksi, hatıra bile
getirilemez"
İlk Yorumu Yap