MHP MYK Üyesi Hasari Güler´den Önemli Açıklamalar
Paris’te 3 PKK yöneticinin öldürülme hadisenin, süren müzakerelere ivme vermek, AK Parti’yle kanlı ve silahlı pazarlıkları kızıştırmak adına bir müdahale olduğu ihtimalinin yabana atılmaması gerektiğini söyleyen 21.Dönem MHP Adıyaman Milletvekili ve MHP MYK üyesi Hasari Güler, “ Fransa’da katledilen 3 PKK’lı kadın için medya ve bazı hükümet üyelerinin seferber oluşu manidar karşılanıyor” dedi.
21.Dönem MHP Adıyaman Milletvekili ve MHP MYK üyesi Hasari Güler, “Bölücülüğün meşrulaşması, İmralı canisinin özgürlüğüne kavuşarak siyasete taşınması ve PKK’nın affedilmesiyle ilgili seyrin hız ve zamanlaması, anadil eğitimindeki ilave adımların, demokratik özerkliğe kapı açan niyetlerin ve federasyonla birlikte muhtemel bağımsız Kürdistan’a kadar varacak gelişmelerin temposu, yoksulluk ve işsizliğin yayılmasıyla birlikte, kendi içine gömülen ve mütecaviz eğilimlere karşı sessizleşen toplum kesimlerinin alacağı tavır ve göstereceği tepkinin düzeyi, AK Parti hükümeti Millet bünyesinin tahrip ve taciz edilmesini sağlayacak oluşumların, geri sosyolojik formların, alt etnik gurupların, milli ve manevi değerleri istismar ederek parçalanmayı meşrulaştırmaya çalışan emellerin genel durum ve gidişatı ile iktidarda kalabilmek ve iktidarda kalabilmesi için arkasına aldığı BOP Projelerini uygulamak ve her seferinde “BOP eş başkanıyım” diye övünen Başbakan Erdoğan ABD ve AB projelerini uygulayabilmek, yıkımı, çözülmeyi topluma kabul ettirebilmek için çok tehlikeli bir siyaset modelini uygulamayı sürdürmekte ve bu konuda elinden ne geliyorsa ardına koymamaktadır” dedi.
“PKK’nın silah bırakmaya niyeti olmadığı tümüyle meydandadır”
“Hükümetin bereketsizliği ve bölücü terör örgütüyle anlaşma, uzlaşma ve mütareke arayışları Türk milletine büyük bir darbe vurmuştur” diyerek konuşmasına devam eden MHP MYK üyesi Hasari Güler şunları kaydetti; “İmralı barış adası, Kandil; özgürlük dağı, teröristler ise hakkı ve istekleri bu zamana kadar bastırılmış zavallı gerillalar olarak takdim edilmiştir. Sözde Kürt sorununun çözülebilmesi, açılımlar ile sözüm ona PKK’nın tasfiye edilebilmesi maksadına matuf olduğu öne sürülen ihanet adımları pervasızca atılmıştır. Basından sızdırıldığı kadarıyla, İmralı canisinin ayrı devlet talebinin olmadığı, demokratik özerklikten vazgeçtiği yalanları sürdürülen psikolojik operasyon kapsamında kamuoyuna servis edilmektedir. İmralı canisinin istekleri arasında; Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 4 ve 5’nci maddelerinin kabul edilmesinin ve anayasadaki vatandaşlık tanımının Türklüğün aleyhine olacak şekilde yeniden düzeltilmesi, geçiş dönemi diye yutturulmaya çalışılan sürecin bitimine kadar sayıları 50’yi bulan Kandil’deki elebaşların yabancı bir ülkeye gönderilmeleri, diğerlerinin de Türkiye’ye dönüp siyasete dâhil edilmeleri bulunmuştur. oluşturulacak yeni bir yapılanmanın PKK’ların yurtdışına çıkmalarını güven içinde gerçekleştirmelerini temin edeceğine ilişkin ifadeler yapılmıştır. Bu husus sadece Aysbergin görünen veya gösterilen yüzüdür. PKK’nın silah bırakmaya niyeti olmadığı tümüyle meydandadır. Nihayetinde bölgesel bir aktöre ve uluslararası bir çeteye çevrilen kanlı örgüt, Türkiye’yi bölmeye, federasyonu sağlamaya ve bağımsız Kürdistan’ı kurmaya kadar işi götürecektir. ABD yanındadır, AB arkasındadır, BDP sevinçle destekçisidir, CHP faizsiz ve geri ödemesiz kredi açmakla safındadır, bunlardan oluşan ve üst üste binen İmralı mızıkacıları da uygun adımlarla yürüyüş halindedir.”
“Peki Hakkari’de sokak ortasında şehit edilen iki uzman çavuş için aynı tepkiler verilmiş miydi?”
Hasari Güler sözlerine şöyle devam etti; “Bu puslu ortam içinde, Paris’te PKK militanlarının infaz edilmesini fırsat bilenler, bunu Türkiye’de yürütülen müzakereleri hızlandırmak için atlama taşı olarak formüle edecekler ve bundan sonra provokasyonlarını hızlandırabileceklerdir. Paris’teki hadisenin, süren müzakerelere ivme vermek, AK Parti’yle kanlı ve silahlı pazarlıkları kızıştırmak adına bir müdahale olduğu ihtimali yabana atılmamalıdır. Fransa’da katledilen 3 PKK’lı kadın için medya ve bazı hükümet üyelerinin seferber oluşu manidar karşılanıyor. Peki Hakkari’de sokak ortasında şehit edilen iki uzman çavuş için aynı tepkiler verilmiş miydi? “3 PKK’lı komünist öldü” diye iktidar neredeyse resmi yas ilan edecek. Hepimiz mi Ermeni olduk, hepimiz mi Hrant olduk. Hepimiz mi komünist olduk. Bir kısmımızda Müslüman olalım, bir kısmımız da Türk olalım, bir kısmımız da vatansever olalım, bir kısmımızda uzman çavuş olalım. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, teröristleri kastederek, “Onların yerinde ben de olsam dağa çıkardım” diyip, Başbakan Erdoğan’ın azarından sonra “Çok doğru, ben de dağa çıkmadım ve çıkmam” diyen kim? Bülent Arınç “Teröriste ağlamayan insan değildir” deyip, Başbakan Erdoğan’ın azarından sonra “İçimden geleni söyledim, başıma iş aldım” demiştir. Hud Suresi’nin 113. ayetini hatırlatmak gerekiyor. “Cenab-ı Hak bu ayette diyor ki; ‘Zulmedenlere meyletmeyin; yoksa size cehennem azabı dokunur” diyor. Müslüman olarak zulmedenlere meyletme yönündeki tavsiye ve telkinlere baktığımızda ne acınacak bir durumda olduğumuzun acı bir göstergesidir. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan’a sorulan “Yani devlet yetkilileri de mi katılsın cenaze törenine?” sorusuna, “Aynen, çağrımız herkese” cevabını vermişti. Buldan, bu süreçte herkesin sorumlu bir şekilde davranması ve kesinlikle bu süreci sabote etmek isteyenlere cenaze töreninde mesaj verilmesi gerektiğini söyleyerek, kendilerine verilen sözlerin ve desteklerin ne aşamada olduğu, neredeyse öldürülen PKK’lıların azize ilan edilmesi gerektiğini söyleyecek cüret ve cesareti bulmaları karşısında, ülkenin nasıl harap ve bitap düştüğünün açık bir delilidir.”
“Elbette su testisi suyolunda kırılacaktır ve öyle de olmuştur”
Güler, “PKK'nın Paris'teki bir bürosuna yapılan saldırıda üç militanın infaz edilmesi, her şeyden önce ölüm üzerinden kurulan kanlı bir denklemin sonucu, rüzgar ekenin fırtına biçeceğinin açık bir göstergesidir. Elbette su testisi suyolunda kırılacaktır ve öyle de olmuştur. İşi gücü öldürmek, katletmek olan bir terör şebekesinin, iç hesaplaşma veya değişik ülkelerin istihbarat teşkilatlarıyla kurduğu gizli ilişki ve temaslar sonucunda böylesi bir neticeyle karşılaşması doğal ve kaçınılmazdır. Başbakan Erdoğan öldürülen ve İnterpol tarafından da kırmızı bültenle aranan terör örgütü kurucularıyla “düzenli görüşüyorduk” diyen Fransa Cumhurbaşkanının sözlerini eleştirmesi karşısında “Adama demezler mi ki sen teröristlerin başıyla görüşüyorsun, televizyon veriyorsun, siyaset çemberine sokuyorsun ve özel bakıma alıyorsun da bizim mi görüşmemizi yadırgıyorsun?” dediklerinde acaba ne cevap verecek. Tüm gelişmeler karşılığında devleti idare edenlerin gayet sakin gayet metanetli davranarak ülkemizi parçalamaya sonu gelmeyecek mecralara çekilmesinin önlenmesi için gerekli tedbirleri almaları, açılım adı altında safsataları bir kenara bırakmaları ve aklı selim hareket etmeye davet ediyorum” şeklinde konuştu.
İlk Yorumu Yap